YÜREKLERİN SES OLDUĞU MEYDANLAR
Veteriner Hekim Nurettin ÖZTÜRK
Siz hiç duydunuz veya gördünüz mü ?...Meydanlarda ellerini kaldırıp kolayca teslim olanları…
Meydanlar ; bir düşüncenin onuru uğruna kitle ruhunun tansiyonunun yükseldiği pasif veya aktif olarak eyleme dönüştüğü yerlerdir….
Meydanlar bir toplumdaki ezilen çoğunluğunun yüreklerinin ortak akıl duyarlılıklarının kesiştiği noktasında bütünleştiği yerler olduğu için egemenlerin işine gelmez ve bunu baskı makineleri ile bastırmaya çalışırken toplumun ortak vicdanında derin izler bırakır… Bu derin izler gittikçe derinleşerek büyük çıkmazlar içine düşer egemenler…
Meydanlar , dünyanın neresinde olursa olsun toplumsal vicdanın yaralandığı , hukuk karşısında çarelerin tükendiği durumlarda kitlelerin sığınak yerleridir …Oralarda korku yok edilir…Oralarda sağır sultanların yüreklerine korku verilir,.. Oralarda yeni bir dünya yaratılır, aydınlık yarınlar için…
21.yy insanı artık ortaçağın köle ruhlu insanı değildir.İnsanlık insanlığın tarihi süresince özgürleşme uğruna meydanlarda çok şehitler vererek bu günlere geldi… Bu günün insanlığı insanlığın evrensel insan hak ve özgürlüklerinin , sosyal-kültürel ve yaşam değerlerindeki kazanımlarıyla yaşamak istiyor…
21.yy insanı yaşamın varoluşu üzerindeki ekosistemin etkisinin bilincinde olarak yaşam alanlarının sağlıklı olmasını istiyor ve sermayenin yaşamın ekosistemdeki değerlerini sömürmesini ve yok etmesini istemiyor…
21. yy insanı artık kendisi olmak istiyor ve burjuvanın balonunun patlamak üzere olduğunu anlıyor ve onun için öfkesinin niçin çılgınca artarak saldırganlaştığının şifresini meydanlarda çözüyor…
12 Haziran Genel Milletvekili seçimlerine çok az bir zaman kaldı… Bir taraftan ileri demokrasi, özgürlükler ve ekonomik yaşam alanında çılgınca projelerle atılım içinde olacağı vaatleriyle seçim propagandasını meydanlarda yürüten iktidar partisi halkın talepleri karşısında sağırlaşıyor, saldırganlaşıyor yaşanan olumsuz gelişmelere aynı meydanlarda duyarlık gösterenlere etik olmayan söylemlerle ‘bu ülkenin meydanları boş değil’ diyor…
Peki meydan boş değilse kim var meydanlarda ?...ya halkın bir kesimine hitap edilen yandaşlar….ya da baskı makineleri…
Bu iki anlamda da demokrasi anlayışı görebilmek mümkün değildir!..
Demokratik ülkelerde meydanlar halka aittir… Meydanlar faşist ve diktatörlükle yönetilen ülkelerde halka yasaklanmasına rağmen oralarda halkın tahammül sınırları aşıldığında son zamanlarda Ortadoğu ülkelerinde görüldüğü gibi meydanlar yine sahibine kalmaktadır…
Onun için halk adına ve demokrasi adına siyaset yapan siyasi partiler meydanlarda halkın sesine sağırlaşmamalı ve oralarda yandaş bir tutum içinde olmamalıdırlar…
İçinde insan ve ülke sevgisi yeşeren tüm insanlarımıza…
Büyük şair Nazım Hikmet Ran’ dan :
MEMLEKETİMİ SEVİYORUM
Memleketimi seviyorum :
Çınarlarında kolan vurdum, hapisanelerinde yattım.
Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı
memleketimin şarkıları ve tütünü gibi.
Memleketim :
Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya,
kurşun kubbeler ve fabrika bacaları
benim o kendi kendinden bile gizleyerek
sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.
Memleketim.
Memleketim ne kadar geniş :
dolaşmakla bitmez, tükenmez gibi geliyor insana.
Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum.
Erzurum yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum
ve güneye
pamuk işleyenlere gitmek için
Toroslardan bir kerre olsun geçemedim diye
utanıyorum.
Memleketim :
develer, tren, Ford arabaları ve hasta eşekler,
kavak
söğüt
ve kırmızı toprak.
Memleketim.
Çam ormanlarını, en tatlı suları ve dağ başı göllerini seven
alabalık
ve onun yarım kiloluğu
pulsuz, gümüş derisinde kızıltılarla
Bolu'nun Abant gölünde yüzer.
Memleketim :
Ankara ovasında keçiler :
kumral, ipekli, uzun kürklerin pırıldaması.
Yağlı, ağır fındığı Giresun'un.
Al yanakları mis gibi kokan Amasya elması,
zeytin
incir
kavun
ve renk renk
salkım salkım üzümler
ve sonra karasaban
ve sonra kara sığır
ve sonra : ileri, güzel, iyi
her şeyi
hayran bir çocuk sevinciyle kabule hazır,
çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım
yarı aç, yarı tok
yarı esir...
Nazım Hikmet Ran
Veteriner Hekim Nurettin ÖZTÜRK