GÖZLEM
ÖLDÜRÜLEMEYEN İNSANLIĞIN ÖYKÜSÜ
Veteriner Hekim Nurettin ÖZTÜRK
EŞO İLE DEŞO
Eşo ile Deşo; 19.yy sonları ve 20.yy başlarında Asya’nın en büyük feodal imparatorluklarından, Çarlık Rusya ve Osmanlı imparatorluklarının çözülme ve çöküş dönemlerinde; iç ve sınır güvenliklerinin olmadığı , devlet otoriterliklerini kaybettikleri bir zamanda bu boşluktan yararlanan Fransız ve İngiliz emperyalistlerin ajanları misyonerlerin doğu haklarının en gerici şoven ayrılıkçı unsurlarına büyük devlet olma vaatleriyle kışkırtmaları neticesinde haklar arasında yaratılan düşmanlıklardan yaşanan vahşetler içindeki bir dramın ve ölmeyen insanlığın öyküsü…
Ne kardeşler nede aynı mahalleden aynı şehirden …İkisi de Aras Nehri vadisinde bulunan ayrı ülkelerden .. Birbirlerine benzerlikleri belki aynı coğrafyadan oluşlarından…
‘’ İnsan doğduğu topraklara benzermiş’’ boyları aynı, renkleri ikisi de esmer, ikisi de güçlü, yakışıklı , gülüşleri aynı sempatik sanki birbirlerinin kopyası, aynı yumurta ikizi …
İkisi de olağan üstü zeki, sevimli, cana yakın…
Tek farkları Eşo (Leon) Ermeni, Deşo Kürt..
İkisi de aynı kültürle aynı anne baba terbiyesi ile büyüdüler…
Birlikte yaşamın dayanılmazlıklarını yenebildiler. Yaşama tutunabilmeyi öğrendiler… Birlikte dünyalarını yarattılar… Acıları bal ettiler...Acılarıyla mutluluklarını bir arada yaşatabildiler ... Bu yaşam onların varlılıklarının sürdürülebilmesini var etti…
Güçlü vahşi doğanın ve yaşanan olayların karşısında daha güçlü olabilmeyi öğrendiler… Hayatta kalabilmeyi başardılar…
** ** ** **
Ailesinin tüm fertlerinin Çar diktatörlüğünce idama mahkum edilmesi ve Erivan meydanında infaz edilmeleri sırasında henüz on yaşlarında iken dayısı küçük bir salda Aras Nehrinin azgın sularına bırakarak Eşo’yu yaşatmak çaresizliği içinde bir umutla Ararat’ın konuksever köylülüklerine emanet etmesi doğru ve akıllıca bir karar olmuş… Yoksa azgın Çar’ın feodal zulmünden kurtuluş yokmuş…
Eşo’yu Aras nehrinin kıyısında Çiftlik köyü yakınlarında yarı baygın bulan köylüler o an yaylada olan Deşo sandılar..Ailesine haber verdiler ağıtlarla gelen Deşo’nun ailesi bu kadar oğullarına bezerlikleri karşısında büyük bir şok yaşadılar…Bu çocuğu Allah Deşo’ya kardeş gönderdi diye çok sevindiler… Eşo’yu evlat olarak sahiplendiler…
Erivan’da asıl adı Leon iken adını değiştirerek Eşo adını koydular.. O gün Deşo’nun ailesinde büyük bir sevinç ve bayram yaşandı…
Deşo’yla aynı yaşlarda olması onunla hem iyi bir kardeş hem de iyi bir arkadaş olarak çok mutlu günler yıllar yaşadılar…
Deşo’nun annesi Hacer ve babası Şehmus Eşo’nun öz anne ve babasını aratmayacak kadar çok titiz davrandılar. Eşo’ya ilgi , sevgi ve şefkat gösterdiler… Öyle ki bu ilgiden zaman zaman kendi oğulları Deşo kıskançlık gösteriyordu.. Anne ve babası oğlum Eşo’da senin kardeşin ve arkadaşın ikinizi de çok seviyoruz diyerek gönlünü alıyorlardı …Deşo’nun …
Eşo ile Deşo 17 yaşlarına geldiklerinde Ermeni çeteleri köyü bastı köyde buldukları çocuk, kadın, genç yaşlı ayırt etmeden köyün en büyük ahırına doldurdular vahşice önce silahla tarayarak öldürdüler daha sonra benzin üzerlerine döküp yaktılar… Doğubayazıt ve Ağrı ili istikametine doğru kaçabilenler kurtuldular…
Bu kaçış içinde Deşo ile Eşo’da bulundu ,kaçmaktan başka yapacak çareleri yoktu…
Vahşi Ermeni çetecilerin katliamında Deşo anne ve babasını kaybetti…
Eşo ikinci kez ailesini kaybetmenin acısını yaşarken iki kardeş birbirlerine destek oldular ve böylelikle yaşama tutunabildiler…
Eşo ile Deşo birbirlerine öyle bağlı ki bir saniye olsun ayrılık onlar için çekilmez oldu …
Çetelerin ve eşkıyaların kol gezdiği bölge ne olup olmayacağı belirsizliğini korurken devlet otoritesinin sağlanacağı zamana kadar Ağrı dağının en yüksek yerleri onlar için hem güvenilir bir yer hem de özgürlüklerinin mekanı olarak tüm yıl burada iki kardeş yaşamaya karar verdiler…
Her kararın aydınlığı kendi şafağında başlar,
Her kararın şafağı ilkeli olmanın zaferi,
Kırılmayan inancının sorgulanmış sentezi ,
Yarınlarının kavgasının başladığı zamandır…
(Şiir :Vet. Hek N. Öztürk, Günün Aydınlığı Kendi Şafağında Başlar)
Buldukları güvenceli mağaraya yerleştiler..
Çetelere ve yaban hayvanlarına karşı kendilerini kamufle edici savunabilir bir şekilde mağarayı düzenleme ile yaşanabilir hale getirdiler…
Mevsim sonbahar … Zorda olsa yaşanabilir. Ama Uzun kış ayları için yeterli gıda stok etmeleri gerektiğini düşündüler… Mağara’nın bir köşesinde küçük bir depo inşa ettiler…Ormanlıkta ,doğada yenen ne buldularsa depoya yerleştirdiler… Mevyelerin kurusunu, yeşilliklerin turşusunu, kuruttukları yaban av hayvanlarının etlerini kurutulan derilerine doldurarak depoya yerleştirdiler..
Avladıkları av hayvanlarının derilerini zaman zaman Doğubayazıt’a gittiklerinde satarak kışlık yiyecek, giyecek , aydınlanma için gaz vs . ihtiyaçlarını aldılar..
İlk yıl çok zorlu,çileli bir yaşam sürdüler ..Daha sonraki yıllarda kendilerine yetecek miktarda kümes hayvanları, keçileri ,koyunları oldu..Yaz aylarında çadır kurdular…
Eşo ile deşo’yu tanıyan bir çok eşkıya oldu..Onlar pek zorluk göstermediler…Hatta ihtiyaçlarını bile soranlar oldu…
Yıllar yılları kovaladı…
1914 yılında başlayan birinci dünya savaşı bitmiş…
Osmanlı ve Çar imparatorluğunun topraklarında bir seri tarihsel olaylar, savaşlar yaşanmış…
Osmanlı ve Çar imparatorlukları yıkılmış…
Kurtuluş savaşı ile emperyalistler yurttan söküp atılmış topraklar emperyalistlerden temizlenmiş, feodal hanedanlık yıkılmış yepyeni çağdaş ,laik Türkiye Devleti kurulmuş, Cumhuriyet ilan edilmiş..
Rusya’da 1917’de devrim olmuş, Çarlık imparatorluğu yıkılmış sosyalist devlet kurulmuş…
Eşo ile Deşo olup bitenlerden habersiz bir yaşam sürdüler Ağrı Dağında … Ermeni çeteleri de gelmez oldu…
Ancak kurtuluştan sonra da doğu halklarının sancıları bitmemiş ve halen Cumhuriyet Devleti otoritesini sağlayamamış… Doğuda, güneydoğu da Kürt isyanları, yurdun bazı yerlerinde irtica isyanları olduğu haberlerini , Doğubayazıt’a gittiklerinde öğrendiler…
16 mayıs 1926 yılında Kürtlerin Ağrı Dağı isyanında askeri birlikler isyanı bastıramadan Doğubayazıt’a geri çekilme durumunda kaldılar.. Eşo ile Deşo olup bitenlere bir anlam veremediler…
Kürt isyancıları Eşo ile Deşo’ya dokunmayacaklarına dair söz verdiler… Yine de kendilerinde aşırı bir huzursuzluk ve memnuniyetsizlik oldu…
Bir yıl sonra…
13 Eylül 1927 tarihinde Türk ordusu tarafından bastırılan kürt isyanında küçük Ağrı Dağının doğusundan kaçarak Eşo bir kısım isyancı Kürt’lerle birlikte İran topraklarında kendini buldu ve Deşo ile bu kaos içinde birbirlerini kaybettiler…
Eşo İran’dan beş ay sonra Türkiye topraklarına geri döndü ..Deşo’yu aramaya başladı.. ilkönce gittiği köylerinde yaşlı Şemo amca ile karşılaştı..Deşo’yu sordu köye gelmediğini öğrendi…Şemo amca kendisinde Deşo’nun bir emaneti olduğunu yıllardır sakladığını kendisine vermesi için Eşo kardeşine verdi..
Şemo amca , ben yaşlandım bir atım var o da Deşo ile sana hediyem olsun, iyi bakın …Dedi…
Eşo , yaşlı Şemo’ya teşekkür ederek köyden ayrıldı…Büyük Ağrı Dağındaki mağaralarına doğru Deşo kardeşini aramaya başladı…
İsyan bastırılmış Ağrı Dağı boşaltılmış …Eşo büyük bir üzüntüye ve kedere boğulmuş bir şekilde Ağrı’nın doruklarına doğru kardeşini bulabileceği umuduyla çıkarken bir şahin’in üzerinde coşkuyla dolaşması ‘’ sanki kardeşinin orada olduğu haberini veriyordu’’ gittikçe umudunu çoğaltıyordu…
Eşo, Hacer annelerinin duası ve muskası kardeşini ve kendisini koruduğuna inanarak umudunu gittikçe besliyordu…
İçindeki keder ve üzüntü bir an gidiyor buruk bir sevince dönüşüyordu…
Eşo mağaraya yaklaştıkça bir taraftan uçmak istiyor, bir taraftan da korku ve hüzün tüm içini sarıyordu…
Yıllardır çektikleri çileli yaşamları iki kardeşi tek ruh haline getirmiş birlikte ancak bir bütün olabiliyor…Onlar için ayrı olmaları kendileri için yaşam bir hiçti…
Mağaraya yaklaştıkça çarpan yüreği göğsünü yırtıyordu,..
Haydi görün kardeşim !.. Belki yüzlerce kez tekrarladı..
Uzaktan mağara önündeki sekide başı avuçlarında kardeşini görünce bir an sevinçten haykırmak istedi..Sonra yaşlı kardeşini düşünerek nefes nefese arkadan mağara önüne ulaşmaya çalıştı…Yağız atı hiç ses çıkarmadan yanında sessizce eşlik etmesi kardeşini fark ettirmedi..Koca bir kayanın mağaradan görünmeyen tarafına atı taşa bağladı…Yavaş yavaş sessizce kardeşine yaklaştı…
İsyanın bastırılmasından beş ay ayrılıktan sonra buluşan Eşo ile Deşo, hiç konuşmadan birbirlerine sarıldılar… Uzunca sessizlikten sonra Deşo’yu sevindirecek sürpriz hediyelerle gelen Eşo :
Deşo bil bakalım hangi avucum dolu hangisi boş?…
Ya şundadır yada bunda…Evet buldum Eşo sol avucun dolu,sağ avucun boş..
Bildin Deşo .. Tebrikler…Şimdi bil bakalım dolu sol avucumda ne var?..
Benimle mi seninle mi ilgili Eşo?...
Seninle ilgili!..
Ne olabilir acaba!...Bir tahminim var ama !...Tamam buldum, buldum!...
Söylesene Deşo!...
Kaybolan aklım!...
Deşo dalga geçme….Bilirsen sana bir hediyem daha olacak!..
Önce hediyem ne olacak göreyim?...
Tamam Deşo… Biraz ileriye git önündeki o kayanın arkasına bak avucumdakini bilirsen senin olacak hediyeni gör,hediyen orada!...Sakın heyecanlanma!...
Eşooo…Eşooo!.. Kardeşİm kardeşimsin…Canım kardeşim çok muhteşem!...
Tabii ki Kardeşiz Deşo!…Kardeşlik ayrı önce avucumdakini bil o senin olsun…Avucumdaki ondan daha değerli senin için belki de?..
Eşo aklımı aldı gördüğüm..Akıl kalmadı ki !..Bana bir on dakika düşünme hakkı ver?..
Tamam verdim Kardeşim, düşün!…
**** **** **** **** *** ****
Beş ay ayrılıkta ikisi de birbirlerini çok özlediği çok acılar yaşadıkları, birbirlerine bakışları bu özlemin ikisine de unutulmaz derin kederli duygular yaşattığı ve bir daha buluşma ümitsizliği duygusuna düştüklerini her halleri gösteriyordu…
Deşo uzun uzun kardeşine baktı… Eşo’nun boynundaki muskayı görünce kendi boynunu yokladı…
Deşo büyük bir heyecan , sevinç ,keder ve özlem dolu karmaşık duygularla yüklü olarak yerinden fırladı….
Kardeşine sarıldı…Canım kardeşim sol avucundakini buldum, buldum!..Dedi…
Canım annemizin hayır duası ve bizi her türlü zorluklardan koruması için yazdırdığı muskası…
Eşo’ da biliyordum, bulacağını seni sınamıştım… Olur ya dedim anlaştığımız gibi olmaz köye gitmiş olabileceğin düşüncesiyle seni sormak için köyümüze gittim… Şemo amca’yı gördüm , atı o hediye etti ve muskanı da o verdi…Çok çok selamı vardı…
Sağ olsun Şemo amca , kardeşim at müthiş bir şey çok işimize yarayacak… Doğubayazıt’a artık kısa zamanda gider geliriz…
Deşo kardeşim, sen isyan bastırıldığında; Ne yaptın?.Neredeydin ?..Nasıl kurtuldun?…
Mağaramızdaki gizli bölmedeydim..
Bir çok isyancı kardeşlerimiz öldürüldü,,, Üzüntülerimi anlatamam, günlerce ağladım..Yapacak bir şeyim yoktu..Asker uzun zaman kalmadı…Onlar çekilince hep seni bekledim…Hiç aklıma kötü bir şey gelmedi..Umudumu yitirmedim hiç…Kardeşim kurtulacak gelecek dedim ama sensiz geçen günlerim bir zindan oldu.Anlatmak zor…
Kardeşim ,sen ne yaptın?..Nerede kaldın, anlat?...
Deşo kardeşim senin yaşadığın duyguları bende yaşadım…Sayısını bilmem zor,çok isyancıyla küçük Ağrı’nın etrafını uzun zaman dolandık İran topraklarına girdiğimizde büyük bir isyancı grupta orada toplanmışlardı, Bende onlarla birlikte kalmak zorunda kaldım..Bana çok iyi baktılar yiyecek giyecek verdiler… Ağrı’dan haberler geliyordu hep seni merak ediyordum..Çok isyancı öldüğü söyleniyordu..
Kardeşimi Ağrı Dağı’nın koruyacağına inanıyordum..Nasıl inanmazdım yıllarca Ağrı bizi bağrında yaşattı..Ağrı hem anamız hem babamız oldu…Boşuna Ağrı dağlarına Ararat dememişler…Yani er avrat ,karı koca…Bizden başka çocukları var mıydı?.. Bir de yaban hayvanların, kuşların, yılanların…
Bir de Ağrı Dağı’nın büyük tufanda insanlığı kurtardığı söyleniyor..Sen büyüksün Ağrı,senden büyük yok…Tüm insanlığın ana babasısın..
Ağrı Dağının artık güvenli olduğunu söylediler….Devletle isyancıların bir görüşmesi, anlaşması olup olmadığını da bilmiyorum…Sadece söylenen ölmek var teslim olmak yok diyorlardı…Bende onlarla birlikte Doğubayazıt’tan çıkış yaptık ülkemiz topraklarına girer girmez seni aramaya başladım.. İşte yine beraberiz yaşıyoruz…
Canım kardeşim böyle …
Göz yaşlarını akıtarak olanca güçleriyle birbirine sarıldılar..
Eşo artık durmak yok bir karar verelim ne yapacağız?..Dedi Deşo..
Canım kardeşim , her tarafta isyan isyan.. Yine en güvenilir yer burası…Dedi Eşo…
Onayladı Deşo, bende senin düşüncedeyim…İnsanlığı koruyan Ararat biz çocuklarını da korur,başka güvencemiz yok …
Tekrar burada yaşamaya karar aldılar…
Her doğumun aydınlığı kendi şafağında başlar,
Her doğumun şafağı verilen kavganın zaferi ,
Yeni yaşama merhaba demenin başlangıç anı,
Yeni yaşamın kavgasının başladığı zamandır..
(Şiir.Vet.Hek. N.Öztürk, Günün aydınlığı kendi şafağında başlar’dan bir kıta)
Mağara’larını yani evlerini temizlediler, çeki düzen verdiler…
Doğa ile yaşam kavgalarını sürdürmeye devam ettiler…
İsyandan bu tarafa Eşo ile Deşo kardeşler başlarından geçen olayları , aile dramlarını ,facialarını ,gördükleri ve yaşadıklarını anlamak için ilk defa bu kadar kafa yoruyorlardı…Gittikçe hem yaşlanıyorlar hem de bilinçleniyorlardı…
Tüm konuşmaları bu yönde neden ?..Neden isyan ediyorlar?..
Deşo kardeşim biz neden Ağrı’ya sığındık?...Seni dayın yaşatmak için neden bu tarafa gönderdi?..İşte bizimkisi de bir isyandır…Aslında!.. ama farkında değildik…Kürtlerin isyanı toplumsal isyan..Bizimkisi kader isyanı, ferdi yani birazda bencillik var işin içinde aslında…Onların ki gelecek nesiller için toplum isyanı…
Eşo kardeşim çok güzel bir analiz yaptın,akıla uygunda …Gördüklerimiz o toplu isyan içinde de sanki bencillik var…O isyan içinde ağa dediğimiz zenginler,çok yoksullar vardı..Birde sarıklı hoca efendi tayfası vardı ..Sanki o yoksulları sahtekarlıkla din iman yolunda kullanıyorlar gibi geldi bana…Bu isyanlar bence Kürt yada din adına yapılan isyanlar değilmiş gibi geliyor bana …
Deşo kardeşim çok haklısın..Bizim ailemizi öldüren ermeni çeteleri de aynı …Benim ailem Ermeni ,seninki Kürt iki ailemizi de vahşice öldüren Ermeni çeteleri …Ne adına Büyük Ermenistan adına…
Bence hem Ermenileri hem de Kürtleri kullanan yabancı ajanlar var…
Var!..Doğrusun…İran’a sığındığımızda isyancılar içinde kimi insanlar kışkırtıyorlardı..Teslim olmayın diyorlardı…
İnanıyorum Eşo kardeşim…Tamam haklı davamız var…Hem de çok.. Ama kendi akılları ile direnmedikleri için kurulan tuzağa, bizim kurduğumuz tuzağa düşen keklikler gibi düşüyorlar…Ve bu tuzakta da en çok yoksullar zarar görüyor… Kürt , Türk, Ermeni yoksul halkı zararı görüyor…Topraklarımız emperyalistlere işgal ettiriliyor kolayca….Büyük Osmanlı imparatorluğu böyle işgal edilmişti…
Deşo Kardeşim, kitabın tamda ortasından konuştun…Çok mantıklı söyleyecek bir şey bulamıyorum..Bu günlük bu kadar …
Keklikler kızardı haydi kalk sofra kuralım karnımızı doyuralım da aklımız daha çok çalışsın..
Çok leziz olmuştu keklikler…Yarasın kardeşim…
Sağ ol kardeşim sana da…
*** **** *** **** *** ****
Kürtlerin ilk Ağrı isyanından bu tarafa nerede ise dört yıl geçti...
1930 yılının baharını yaşıyorlar Eşo ile Deşo… Doğubayazıt’tan iyi haberlerle gelmiyorlar…Ortalıkta bir isyan dolaşıp duruyor…
Ağrı Dağı baharını, yazını yaşatmak istiyor bağrına gelen misafirlerine… Eskisi gibi cıvıl cıvıl kuş sesleri, yaylacıların çocuklarının türkülerle şarkılarla oyunlar oynasınlar bir ses olsun istiyor Ağrı… Düğünler olsun istiyor… Papatyalarla, lalelerle, çiçeklerle süslensin yaylası istiyor Ağrı Dağı..Baharının ,yazının kekik kokusu ,yavşan kokusu yayılsın taa!.. zirvesine istiyor...
Bombaların , gaz bulutların olmasını istemiyor Ağrı artık… Ağrı matem istemiyor…Ağrı barış istiyor…Ağrı kendisine sığınanların ölmesini istemiyor…Nuh’un gemisi bomboş..İnsan,kuş,hayvan kalmadı taşıyacak…
29-30 Haziran 1930 , Ağrı Dağı ağlıyor…Ararat isyanda !.. Sığınmacılar sığmıyor … Tüm Ağrı sarılmış , çember gittikçe daralıyor…Direnişçiler…Ölüm var teslim yok diyor…Türk ordusu zor durumda…
Kürtlerin 1930’da ikinci Ağrı Dağı isyanında Veli Yaşar dedem askermiş …
Dedemin anlattıkları…
İsyanı bastırmak üzere Ağrı Dağını sarmışlar… Teslim olmaları için çok uğraş verilmiş…Bir türlü teslim olmayı kabullenmemişler…Kürtler aylarca direnmişler…
Tek çare olarak gördükleri; uçaklarla isyancıları imha etmek olmuş,,,
Uçaklarla bombalamadan sonra,gaz bulutu öyle bir sarmış ki ,Ararat görünmez olmuş…Ağrı kan kusmuş, Ararat’ın göz yaşları kan olmuş simsiyah gaz bulutuna karışmış eteğinde Karasu oluşmuş…Karasu kurşun gibi ağırdır..Ne bulsa yutuyor,gömüyor dibine…Kim bilir bizim talihsizler, Eşo ile Deşo da belki orada…
Ne kadar çaresiz durumda olursa olsun, askerin kendi topraklarında yaşayan halkına bu kıyımı yapmamalıydı… Kurtuluş savaşı vermiş ülkemin siyasileri çare üretebilirlerdi, çaresiz duruma düşmemeliydiler..O zaman çare üretecek çağın aklı başında siyasileri ülkemde vardı…
Ülkemiz Deşo’nun ailesi duyarlığında olsaydı, Ağrı yasta olmayacaktı…
Ararat’ın köylülükleri ve Deşo’nun yoksul ailesi bölgede yaşanan en zor şartlarda insanlığı ölümden kurtarmıştı… Bizim topraklarda bizim insanlarımız…
Eşo ile Deşo insan oldukları için ölümlüydüler,öldüler..
Ancak Eşo ile Deşo ölümden kurtarılan insanlığı da yaşattılar…
İnsanlığa insanlığı yaşatmasını da öğrettiler……
İnsanlar ölümlüdür..Ama insanlık ölümsüzdür…
NOT: Öyküde geçen isimler gerçek isimler değildir…
Ankara, 25.12.2013
Veteriner Hekim Nurettin ÖZTÜRK
vetheknurettinozturk@hotmail.com
vetnrtoztrk@gmail.com
vetheknurettin@yahoo.com
https://twitter.com/vetheknurettin
http://vetheknurettinozturk.tr.gg/ANA-SAYFA.htm
NOT;Bu yazının yayımlandığı gazete ve siteler,
1-FACEBOOK;..27.12.2013
A-Köşe yazarı Nurettin Öztürk yazıları
https://www.facebook.com/notes/k%C3%B6%C5%9Fe-yazar%C4%B1-nurettin-%C3%B6zt%C3%BCrk-yaz%C4%B1lar%C4%B1/%C3%B6ld%C3%BCr%C3%BClemeyen-insanli%C4%9Fin-%C3%B6yk%C3%BCs%C3%BC/441684252621148
B-Nurettin Öztürk
https://www.facebook.com/notes/nurettin-%C3%B6zt%C3%BCrk/%C3%B6ld%C3%BCr%C3%BClemeyen-insanli%C4%9Fin-%C3%B6yk%C3%BCs%C3%BC/257353187752625
C-Vet Hek Nurettin Öztürk
https://www.facebook.com/notes/vet-hek-nurettin-%C3%B6zt%C3%BCrk/yazilarimin-yayimlandi%C4%9Fi-site-ve-gazeteler/237025359771309
2-SİTEM:27 .12.2013
http://vetheknurettinozturk.tr.gg/MAKALE_-Oe-LD-Ue-R-Ue-LEMEYEN-%26%23304%3BNSANLI%26%23286%3BIN--Oe-YK-Ue-S-Ue-.htm
3-SİYASAL BİRİKİM İSTANBULUN SESİ: 27.12.2013
http://www.siyasalbirikim-ist.com/haberdetay.asp?bolum=5087&uyeid=26
4-KARS MANŞET:27.21.2013
http://www.karsmanset.com/yazi/oldurulemeyen-insanligin-oykusu-381.htm
5-LİNKEDin:27.12.2013
http://www.linkedin.com/pub/vet-hek-nurettin-öztürk/51/8b0/247
6-SİYASAL BİRİKİM KAI SERHATIN SESİ:27.12.2013
http://www.siyasalbirikim.com.tr/artikel.php?artikel_id=2137
7-KAĞIZMAN FM::27.12. 2013
http://www.kagizmanfm.com/yazaruyeyazi/OLDURULEMEYEN-INSANLIGIN-OYKUSU/285
8-TWİTTER:27.21.2013