UTANMAZ EŞEĞİN YAPTIĞINA BAK HELE !..
Veteriner Hekim Nurettin ÖZTÜRK
Yaşam sadece çalışmaktan ibaret ise, Hasan dayım yaşlı olmasına rağmen çok hareketli durmak bilmeyen enerjisi ile duvar ustalığı , evlerin çatı yapımından tutunda tüm tarla ve hayvanlarının çobanlık işleri, tarlalarının ekim, sulama, hasat işleri ile 20’ye yakın koyun ve kuzuları , iki öküzü , bir at ve bir de eşeğinin bakım ve besleme işleriyle uğraşmakta ve tarla işlerini sürümünden ekimine ve hasadına kadar öküzleri, at’ı ve eşeği ile teknoloji kullanmadan ata baba usulü severek yapmakta hiçbir şikayette bulunmamaktadır. Hasan dayımın tek bir şikayeti var o da hayvanlarının ekili tarlasına girmesine dayanamamaktadır… Köyde sakin bir insan olarak bilinmesine rağmen hayvanlarının ekili tarlasına girmesi Hasan dayımı delirtiyor…
Geçen yaz tatilimin bir bölümünü geçirmek için köye gitmiştim… Hasan dayımın tarla da olduğunu yengemden öğrendim... Hem dayımın tarlasındaki ekin durumunu görmek hem de Hasan dayıma olan özlemimi gidermek için yola koyuldum… ‘ÖNCE VATAN ‘ yazılı tepeye vardığımda tepenin öteki yüzünden Hasan dayımın sesini duydum ve neler oluyor diye hızla tepeye tırmandım … Baktım Hasan dayım eşeğine sinirlenmiş , eşeğini sopayla dövüyor… yaklaştım hop dayı ne oluyor!… eşeğini tarlasından uzaklaştırdıktan sonra ‘’yeğen hoş geldin’’dedi ve hal hatır sordu… Dedim dayı bak hayvan dövmek hatta hayvana kızmak , küfür etmek bile suçtur… Vallahi hayvan hakları savunucularından biri görürse inan ki işin fena olur… Aslında bende onlardanım ama sen benim dayımsın iki gözümsün senin en az altı ay hapislerde yatmana gönlüm razı olmaz... dedim… bana söylemediği laf kalmadı…Bu eşek oğlu eşek benim değil mi? size ne !.. severim de döverim de …siz nereden eşeğimin hak sahibi oldunuz?...
Başladım anlatmaya Dayı dedim: tamam sende olabilir eşek ama bu dünyadaki tüm her türlü varlık tüm insanlara, canlılara hayvanlara herkese aittir…Bu tarlanda eşeğinin de hakkı var… sadece sana emanet edilmiş… ne anlatımsa bir karşılık verdi… Hepimize ait ise niye gelip tarlanı ekmedin, sulamasını yapmadın , eşeğinin bakımını , beslenmesini yapmadın…Bak dedi ben yaşlı bir köylüyüm hiçbir şey bilmiyor diye zannetme... Behice Boran diye bir solcu kadın vardı … bir konuşmasında her şey çalışanların , emek verenlerindir… demişti , bende o kadının söylediklerini tutuyorum çalışıyorum…
Tamam dayı haklısın dedim ve yaşına fazla saygısızlık yapmamak , dayımı daha fazla kızdırmamak için …Ortamı biraz yumuşatmak için dayı dayı ne olur, İstanbul’da başına gelen olayı duydum inanamadım. Bir de senden duymak istiyorum…
Dayı ne olur bana anlatsana !..
Anlatıyım da gidin dalganızı geçin emi… Gerçekten dayı bana anlattılar da inanmadım …
Anlattıkları gibi yengenle İstanbul’a kızın yanına gitmiştik… Damadımız Hasan , yengenle beni Sultanahmet parkına bıraktı dedi bir yere uğrayıp geleceğim… ben gelene kadar burada oturun bir yere ayrılmayın … Bizde yengenle oturup gelen geçenleri , etrafı seyredip sohbet ederken bir genç geldi… Hasan amca , maya abla hoş geldiniz , hal hatır sordu… isimlerimizi bildiğine göre tanıyor bizi dedik…artık kimin nesi , köylümüz olup olmadığını sormayı unuttuk…Hasan amca oğlun Cahit bize memleketten bal, tereyağı göndermişti borcumu geciktirdim , çok mahcubum. Size verirsem götürürmüsünüz? dedi… cebinden tomarla para çıkardı aradı taradı dedi hep dolar hiç Türk parası yokmuş, ben size dolar vereyim sizde üstünü Türk parası olarak birazda düşük verin olur mu Hasan amca dedi… Bende gence , kalsın siz ne zaman Cahit’le görüşürseniz o zaman kendisine verirsiniz dedim…Tamam Hasan amca siz bilirsiniz ... Hoşça kalın dedi… ileriye doğru yavaş yavaş yürürken …Yengen dedi keşke alsaydın Cahit’le ne zaman buluşacaklar… Yengenin sesini duyunca Genç geri döndü geldi… 100 dolar verdi… Hasan amca borcum bu kadar üzeri de Türk parası bu kadar yapıyor siz yinede biraz az verin dedi para üstü aldıktan sonra Cahit’e de selam söyleyin dedi…Ben de oğlum hakkını helal et dedim…çekti gitti…Ertesi gün kuyumcudan yengene bir şeyler alacaktık kuyumcu bu dolar sahte yırtın atın dedi…başınıza bela olur bu sahte dolar , ispat edene kadar çok sıkıntı yaşarsınız …Ben de kuyumcuya dedim yırt at…olmuş bir kere genci bulmakta çok zor …Böylece dolandırıldık. Daha sonra öğrendik Cahit’in bal-tereyağı gönderdiği yokmuş tamamen bir dolandırıcılık senaryosu imiş, dolandırıcıyı tanıdığı da yokmuş…Dayı ne kadar dolandırıldın… Boş ver dedi miktarını söylemedi…
Dayı görüşürüz dedim ...Bir kaç adım atmıştım ki, dayının sesi gelmeye başladı…şimdi de çeketini çıkarıp benimle güreş tutmaya mı geldin utanmaz eşek oğlu eşek… diye söylenerek ekin tarlasına doğru gelen üzerindeki semerini düşürmüş eşeğine tam sopası ile vuracakken… dayı diye seslendiğimde… sopası havada bir bana bir eşeğine bakarak eşeğe vurmaktan vazgeçti…
Yeğen :
Buyur dayı …
Ankara’da hayvan hakları savunucuları gibi insan hakları savunucuları da var mı?...
Var dayı …
Onlara söyle bizim de buraya gelsinler …dedi…
Gelemezler… yine de söylerim dayı…
Niçin gelemezler ?..
Çünkü dışarıda değiller dayı …
Bu ucsuz bucaksız dünya içinde , bil ki,
Mutlu yaşamak iki türlü insana vergi:
Biri iyinin kötünün aslını bilir,
Öteki ne dünyayı bilir, ne kendini.
Bu çürük temelli kubbede neyiz ki biz?
Tasta delik arayan karıncalar gibiyiz.
Ne korku, ne umut kapılarını bilen
Şaşkın, gözü bağlı, avanak öküzleriz.
(Ömer Hayyam)
Veteriner Hekim Nurettin ÖZTÜRK