vetheknurettinozturk
p  
  ANA SAYFA
  İNSAN HAKLARI
  ÖZGEÇMİŞİM:VETERİNER HEKİM NURETTİN ÖZTÜRK
  ŞİİRLERİM-6
  ŞİİRLERİM-5
  ŞİİRLERİM-4
  ŞİİRLERİM-3
  ŞİİRLERİM-2
  ŞİİRLERİM-1
  ANI-KÖYÜN GÖNÜLLÜ BEKÇİLERİ
  MAKALE-KARANLIĞIN İÇİNDEN IŞIK YARATABİLMEK
  MAKALE-TERCİH ÇAĞDAŞLIKTAN VE DEMOKRASİDEN YANA OLMALIDIR
  MAKALE-DALGALAR ALIP GÖTÜRÜYOR TÜM ÇAĞDAŞ KAZANIMLARI
  MAKALE- EMPERYALİZM HEDEF ŞAŞIRTIYOR
  MAKALE:TARİHİ FIRSAT İYİ DEĞERLENDİRİLMELİ
  ANI:DELİ KASIM
  ANI:YAKINDA YAKINDA(ANI)
  MAKALE- İNSANLIĞA HİZMET EDENLERE VERİLEN ÖDÜLLER
  ÖYKÜ:TAPTIK
  MAKALE:BİLLOSU
  ÖYKÜ.-ZİLO İLE ZİLLİ
  MAKALE-20,YY SOSYALİZMİNE ELEŞTİREL BAKIŞ
  MAKALE-ZAMANI GELDİ ODAK NOKTADA BULUŞMALI
  MAKALE-OLEY HANOŞ BEY AMCA MUHTAR
  MAKALE- KARANLIĞA SÜRÜKLENME ÇABASI
  MAKALE-GARANGUŞ KULU EMİ
  MAKLAE-MUHTAR AMCANIN BAKKALI
  MAKALE-SOL SİYASET TABANDA DUYARLILIK YARATMALI
  MAKALE-ÖZGÜR İRADESİ VE ŞEFFAF OLMAYAN SİYASET KARA DELİĞE GÖMÜLÜR
  MAKALE-BAHAR YAKLAŞIRKEN
  MAKALE-YAŞAMIN DİNAMİKLERİ
  MAKALE-DENK OLMAYAN DENKLEMLER
  MAKALE-KAVGANIN ŞAFAĞINDA ÖZGÜRLEŞEN OVALILAR VE DAĞLILAR
  MAKALE-EZO’NUN İSTANBUL SEYAHATI
  MAKALE- HUKUK AYAKLAR ALTINDA OLURSA
  MAKALE-GELECEK SINIFSİZ TOPLUMA GİDİŞ YÖNÜNDEDİR
  MAKALE-78 KUŞAĞI DEVRİMCİ GENÇLERİN DÜNYASI
  MAKALE-DOWNER COW SENDROMU (YATALAK HASTALIĞI)
  MAKALE-SEÇİMLER VEHALK AVCILIĞI(DEMAGOJİ)
  MAKALE-ÖLDÜRÜLEMEYEN İNSANLIĞIN ÖYKÜSÜ
  MAKALE-DEDEMİN AHIRINDAKİ SERVET
  MAKALE- SEÇİM SANDIĞINDA HANGİ SİYASİ PARTİ GÖRÜLMELİDİR?...
  MAKALE-ÇAĞDAŞ DEMOKRASİ İSTİYORUZ!..
  MAKALE-ADALET TERAZİSİNİN İBRESİ
  MAKALE-ÇÖKÜŞ
  MAKALE-SÜMBÜL NİNE
  MAKALE-ÇAĞDAŞ DEVRİMCİ AYDIN YAZARLARIN SORUMLULUĞU
  MAKALE-TORUNLARI DİNLEYİN KARDEŞİM..!
  MAKALE-ÇAĞDAŞ DEMOKRASİ VE HAK DİRENİŞİ
  MAKALE-DEMİRCİ HACI NEVO
  MAKALE-SÖYLENE SÖYLENE YILDIZLARA GİTTİLER...
  MAKALE-ARADIĞINI BİLMEYEN BULDUĞUNU ANLAMAZ
  MAKALE-SATILIK KÖY
  MAKALE-TÜM DÜNYA YAMALI BİR BOHÇA
  MAKALE-90. YILINDA KURULUŞ RUHU İLE LAİK CUMHURİYET KUTLANMALIDIR
  MAKALE-CUMHURİYETİN YALPALAMA DÖNEMLERİ
  MAKALE-KÖRDÜĞÜM
  MAKALE-ORTAÇAĞ SERÜVENCİLERİNİN NİYETİ BAŞKA
  MAKALE-DUVARLARIN ARKASINDAKİ GÖLGELER
  MAKALE-DÜNYANIN KURULUŞU BÖYLE DEĞİL!..
  MAKALE-SIRTINI DAYADIĞIN DUVARLAR YIKILIYOR FARKINDA MISINIZ ?..
  MAKALE-EMPERYALİST SAVAŞLAR
  MAKALE-ŞAFAK VAKTİNDE
  MAKALE-GÜZEL KARDEŞİM
  MAKALE-ALİ ÇAVUŞUN DON LASTİĞİ
  MAKALE-ARARATIN OĞLU BATTAL
  MAKALE-EVRENSEL KİMLİKLİ İNSAN
  MAKALE-VATANI BÜYÜTMEK
  MAKALE-NİNNO SEFER
  MAKALE-DUVARLARLA SAVAŞANLAR
  MAKALE-SİYASİ ÇİZGİ
  MAKALE-HEYKELTRAŞ HÜSNÜ
  MAKALE-STATÜKOCU SİYASET
  MAKALE-YOLUN SONU
  MAKALE-GÜLLÜBAĞ'IN IŞIĞI SÖNDÜ
  MAKALE-TUZAK
  MAKALE-EN ETKİN AKİL TARİH BİLİNCİDİR
  MAKALE-EMPERYALİZMİN KÜRESEL SÖMÜRGECİLİK STRATEJİSİ
  MAKALE-İPİN UCUNU KAÇIRMAMAK GEREK
  MAKALE-BARIŞ SÜRECİNDE TEPKİLERİN OLUMSUZ DERİNLEŞMESİ
  MAKALE-ÖRGÜTLÜ DEMOKRATİK KÜRESEL GÜÇ
  MAKALE-MUTLULUK VE BİZARLIK ÜZERİNE
  MAKALE-TOPLUMLARDA PSİKOLOJİK ORTAM VE DÜŞÜNCE
  MAKALE-ÇAKAR ALMAZ
  MAKALE-GÖZÜ KARA GAZETECİ ÖNER DAŞDELEN
  MAKALE-BARIŞ YOLU
  MAKALE-ZORUNLU UYGUNLUK YASASI HAKKI
  MAKALE-AYDINLANMA MEŞALESİ NASIL SÖNDÜRÜLDÜ?..
  MAKALE-FAŞİZM DEVLET POLİTİKASIDIR
  MAKALE-KAMUOYUNUN YOK SAYILMASI
  MAKALE-''BELLEĞİMDE MEZAR TAŞLARI
  MAKALE-ÖLÜMSÜZLEŞMENİN TORPİLİ YOK
  MAKALE-KOKARCA MI OLDUN?..
  MAKALE-KORKUNUN PANZEHİRİ BİLİNÇTİR
  KUTLAMA:ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ
  MAKALE-SORUN NEREDE ?..
  MAKALE-ÇÜRÜYEN KAPİTALİZM CAN ÇEKİŞİRKEN
  MAKALE-SOSYAL EVRİMİN PUSULASI
  MAKALE-PAZARTESİ SENDROMU
  MAKALE- KIYAMET SENARYOLARI
  MAKALE-HER ŞEY BİR BÜTÜNÜN İÇİNDEDİR
  MAKALE-DOĞANIN DİYALEKTİK GELİŞİMİNDE İNSAN
  MAKALE- ÖLÜMSÜZLÜK ÜZERİNE
  MAKALE-GÜRCİSTAN'DAN OT İTHALI
  MAKALE-CUMHURİYET,DEMOKRASİNİN RUHUDUR
  MAKALE-ORTADOĞU YANGINI VE YAŞAMA HAKKI
  MAKALE-KÜRESEL DEMOKRASİ ALDATMACASI
  MAKALE-TUTMAYAN HESAPLAR
  MAKALE-AYDINLIK DEVRİMCİ BİLİMSEL DÜŞÜNCEDEDİR
  MAKALE-YAŞAM VE ÖLÜM
  MAKALE-ÇAĞDIŞI ANLAYIŞ KARANLIĞINA GÖMÜLÜR
  MAKALE-DÜNYA BARIŞ GÜNÜ
  MAKALE-BÜYÜK TAARRUZ
  HER GÜNÜNÜZ BAYRAM OLSUN
  MAKALE-BİLİMSEL SOSYAL DEVRİMİN DİYALEKTİĞİ
  MAKALE-TİLKİ İLE ACEMİ KURNAZ KARGANIN PLATONİK AŞKI
  MAKALE-ORTADOĞU ŞEYTAN ÜÇGENİ
  MAKALE-.TOPLUMLARIN PARLAYAN GÜNEŞLERİ
  MAKALE:EKOSİT-JENOSİT, İNSANLIK SUÇLARI
  MAKALE-ÖLÜMSÜZLEŞENLER
  MAKALE-ORTADOĞU BATAKLIĞI
  MAKALE-SÖZÜN GÜCÜ DEMLENMİŞ İLİMDİR’
  MAKALE-ANADİL'DE EĞİTİM ÜZERİNE
  MAKALE-SİYASİ VE ULUSAL İRADE
  MAKALE-27 MAYIS 1960
  MAKALE-AKBABAGİLLER(LEŞÇİ ASALAKLAR
  MAKALE-EMPERYAL KÜRESELLEŞME ULUS'LARIN MİLLİ İRADELERİNİ YOK EDEN YENİ-SÖMÜRGECİLİK ALDATMACASIDIR
  MAKALE-ALGI KANALLARIMIZ TIKANMIŞ MI?..
  MAKALE-TOPLUMLARDA SOSYAL ADALET KARMA EKONOMİK SİSTEMLE MÜMKÜNDÜR
  MAKALE-KEMİRGENLER ( SEVİMSİZ PARAZİTLER)
  MAKALE:YOSUNLAŞAN SİYASET
  MAKALE-GUGUKGİLLER (KULUÇKA ASALAKLARI)
  MAKALE-UTANMAZ EŞEĞİN YAPTIĞINA BAK HELE!..
  KUTLAMA_15 NİSAN DÜNYA SANAT GÜNÜ
  MAKALE_YAŞAM DİNAMİĞİNİN VAROLUŞU ÜZERİNE EKOSİSTEMİN ETKİSİ
  MAKALE- EMPERYALİST OLİGARŞİ İŞBİRLİKÇİLERİ
  MAKALE-YILDIZLARINI ARAYAN İNSANLAR
  MAKALE-BİLİMSEL VE AKILCI DÜŞÜNCE TOPLUMSAL YAŞAMDA EGEMEN OLMALIDIR
  NEVRUZ(NEWROZ)-SEVGİ GÜZELLİK İSTER
  MAKALE-DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ
  MAKALE-TOPLUMLARDA ÖNYARGISAL HÜKÜMLER NEDEN ETKİN HALE GETİRİLİYOR?...
  MAKALE-ÜRETİMSİZLİK VE İŞSİZLİK ÜLKEYİ SÖMÜRGELEŞTİRİYOR
  ANMA-ÇANAKKALE ZAFERİNİN 97.YILI
  MAKALE-ÖZGÜRLÜĞE SÜZÜLEN IŞIK
  MAKALE-ÖLÜMSÜZLEŞEN DOST
  MAKALE-DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜMÜN SOSYAL BOYUTU
  MAKALE-14 ŞUBAT 'SEVGİLİLER GÜNÜ'
  MAKALE-ÖZGÜR İNSAN VE ÖZGÜR TOPLUM
  MAKALE-TOPLUMLARDA UNUTTURULAN TARİH BİLİNCİ
  MAKALE-YAKIŞTIRMA
  MAKALE-GÜNEŞİN ÇOCUKLARI ZOR DURUMDA
  MAKALE-SUÇLU KİM?..
  MAKALE-YAŞAMIN İÇİNDEN KESİTLER
  İZİN :VETERİNER HEKİM NURETTİN ÖZTÜRK
  MAKALE -İNSAN:BEN MİYİM?...O MU?...
  MAKALE-YEMİN BOYKOTU ÇÖZÜM DEĞİL!..SİYASETE AĞIR BEDEL ÖDETİR...
  MAKALE-AYDIN OLMA SORUMLULUĞUNU DUYUMSATAN VETERİNER HEKİM'LİK MESLEĞİNDE ÇALIŞMA KOŞULLARI
  MAKALE-HİZİPÇİLER VE FIRSATÇILAR İŞ BAŞINDA
  MAKALE-İLKESİZ SİYASETİN MAHKUMİYETİ
  MAKALE-NEO-LİBERAL ENTEL SÜLÜKLER
  MAKALE-DEMOKRASİ ANLAYIŞINA VE KÜLTÜRÜNE SAHİP OLMAYAN SİYASET
  MAKALE-YETER !..BENİ BUNALTTINIZ !..
  MAKALE-KARANLIKLAR AYDINLATILDIKÇA VE RENKLER KAYNAŞTIKÇA İKTİDARIN UFKU DARALIYOR
  MAKALE-MUHALEFET SİVAS'IN ÖTESİNDE GÖRÜLÜNCE İKTİDAR HAVALE GEÇİRMEYE BAŞLADI
  MAKALE-HEDEF KİTLE TABANINDA DİNAMİZM YARATAMAYAN SİYASİ PARTİLER İKTİDAR OLAMAZLAR
  MAKALE-SAĞIRLAŞAN SİYASET
  MAKALE:BİR ÇILGIN PROJEDE BENDEN,ÇAĞDAŞLAŞMA VE UYGARLAŞMA PROJESİ
  MAKALE:ÖZGÜRLÜK VE BARIŞ SEMBOLÜ,'UCUBE' İNSANLIK ANITI İDAM EDİLİYOR
  MAKALE-YÜREKLERİN SES OLDUĞU MEYDANLAR
  MAKALE-EBELENEN DEMOKRASİ
  MAKALE :ORTADOĞU VE KUZEY AFRİKA'DA HALK HAREKETLERİNİN PERDE ARKASI
  MAKALE-SANAT İNSANIN YAŞAM MÜCADELESİNİN BİR OLGUSUDUR
  MAKALE-REFARANDUM'DA AKIL TUTULMASI YAŞANMASIN
  MAKALE-NATO'NUN İŞLEVİ DAHA DA ARTTI
  MAKALE-SİSTEM DEĞİŞİME GEBEDİR
  MAKALE-ORTAÇAĞ'IN KARANLIK DESPOTİKLERİNE VERİLEN PRİM LAİK-CUMHURİYETİN RUHUNU İNCİTMİŞTİR
  MAKALE-KARAÇARŞAFLI,TÜRBANLI SOL TAKİYECİLİĞİ
  MAKALE-YA TUZ KOKARSA!
  MAKALE- EMPERYALİZM KUŞATMASINDAKİ ULUSLARIN BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ
  MAKALE-EMPERYALİZM TARIM VE HAYVANCILIK SEKTÖRÜNÜ ÇÖKERTMİŞTİR
  MAKALE-SOSYAL DEVLET NİTELİĞİ'NİN ZAYIFLAMASI TOPLUMUMUZU CEMAATLEŞTİRMEYE İTMİŞTİR
  MAKALE-KIRSAL KALKINMA VE EKONOMİK BAĞIMSIZLIK KARMA EKONOMİK SİSTEMLE MÜMKÜNDÜR
  GÖZLEM:EVRENSEL KÜLTÜREL DEĞERLER İLE KAYNAŞAMAYAN TOPLUMLAR
  MAKALE-ÜLKEYİ YÖNETMEYE TALİP OLANLAR
  MAKALE-DEVLETLER DÜZEYİNDE DIŞ POLİTİKA
  MAKALE-YENİDÜNYA STRATEJİ VE GÜÇ
  MAKALE-TEPEGÖZ(ABD VE AVRUPA EMPERYALİSTLERİ) KAFKASYA'DA İLK RAUND'DA BASATIN TOKADINI YEDİ
  MAKALE-KÜRT SORUNU ÜZERİNE
  MAKALE-SAMSUN'DA DOĞAN GÜNEŞ
  MAKALE- BİR YUDUM İNSAN
  MAKALE-SOYADI KÜÇÜK AMA YÜREĞİ BÜYÜK KAĞIZMAN'LI OZAN VE YAZAR SAİT KÜÇÜK
  MAKALE-EMPERYALİST KÜRESEL KRİZİN PANZEHİRİ IRAK'LI GAZETECİNİN SİHİRLİ PABUÇUDUR
  MAKALE-ABHAZYA VE OSETYA SORUNU ÇÖZÜM-BARIŞ
  NAZIM HİKMET RAN
  MAKALE-HABERİN YENİ ADRESİ BURHANETTİN YIMAZ PARLAMENTOYA TAŞINMALIDIR
  IĞDIR YÖRESİNDEN GÖRÜNTÜLER
  GRUP EZGİLİ YÜREK
  BİLİM VE TEKNİK
  GAZETELER
  FOTOĞRAFLAR
  KİTAP KÖŞESİ
  ATATÜK'ÜN İZMİR İKTİSAT KONGRESİ KONUŞMASI
  MAKALE-KÜRESEL DÜNYADA BESLENME SORUNLARI
  ALINTI -EYVALLAH GÖZÜM
  ALINTI-ZÜMRÜD-Ü ANKA SİMURG
  ALINTI-SOKRETESİN SAVUNMASI
  ALINTI-ÖMER HAYYAM
  ALINTI-ŞEYH BEDRETTİN
  ALINTI-HACI BEKTAŞ VELİ
  ALINTI-NEYZEN TEVFİK
  ALINTI-ARAS BİZİM İÇİN HAYAT DEMEK!
  ŞAİR:Y.FAHRETTİN KARAHAN
  ULUSLARARASI İLİŞKİLER
  Ziyaretçi defteri
  Gazete
  İletişim
  ANASAYFA-2
  KUŞLAR
MAKALE-REFARANDUM'DA AKIL TUTULMASI YAŞANMASIN
GÖZLEM



REFERANDUM’DA AKIL TUTULMASI YAŞANMASIN

      Veteriner Hekim Nurettin ÖZTÜRK  
 
          İnsan köleliğin   ayırdına   vardığı  ölçüde  özgürdür. SPİNOZA
         BİR  FIKRA.(Bu fıkra'yı   değerli  meslektaşım  Uzman  Veteriner Hekim Hikmet AVVURAN'ın ''Hatıralarım ve Fıkralarım'' adlı eserinden aldım.Meslektaşımdan özür diliyorum.)
         YORUMSUZ:
         Köyün ağası sadistmiş,çoban öldürmekten zevk alıyormış.Her tuttuğu çobana:'Bu keçileri meraya götür ama gelirken oynaya oynaya getirmesen senin başını keserim' dermiş.Bu şekilde birkaç çobanın başını kesmiş.Bir gün çok zeki  bir Keloğlan çıka gelmiş.Onunla da aynı pazarlığı yapmış.Keçileri oynata oynata getir,aksi halde başını keserim demiş.Keloğlan keçileri oynatmak için bütün keçilerin ön bacaklarını kırmış..Ağa akşam Keloğlan'ın kafasını kesmek için evinin bahçesinde merakla bekliyormuş.Ayakları kırık keçiler harman dalı oynar gibi ahıra gelince ağa gık diyememiş.Ama bir şart daha koşmuş,eğer bu keçileri  yarın gülerek getirmesen kelleni keserim.Aksi taktirde sen beni öldüreceksin ve o zaman çiftlik senin olacak.Akıllı  çoban ertesi gün ahıra gelirken keçilerin hepsinin üst dudaklarını  kesmiş ve sadist ağayı yenerek çiftliğe sahip olmuş.
 
         GÜLMEYE CESARET EDEMEDİĞİMİZ BİR ANIM:
         Lise'de Kimya dersinden sözlü sınavı yapan hocamız, her numarasını okuyarak kara tahtaya kaldırdığı öğrenciye yavrum''mecbursun asit mi içersin baz mı' soruyordu.'asit hocam 'geç sıfır.bir diğeri 'baz hocam' geç sıfır.Asit –baz yanıtlarından en az on arkadaş sıfır aldı.Sıra bana geldi.Sen ne içersin yavrum.Pek öyle zeki biri olmamama rağmen  bir anda aklıma geldi.'Hiç ölmeye niyetim yok hocam, ne yaparsan yap,ne asit ne de baz içerim' .Yanıtını verince üç tane 100,istersen yıl sonuna kadar sözlü sınavı  olmayabilirsin  yavrum. Geç yerine dedi.
          12 Eylül 1980  Askeri faşist diktatörlüğün  din eksenli  pozitif ayrımcılığı   ve  ABD emperyalizminin  BOP(Büyük Ortadoğu projeleri ) kapsamında palazlanan işbirlikçi  yeşil komprador burjuvanın  destekleri ile güçlenen AKP  iktidarı sekiz yıllık  icraatları; hep sanal Kürt açılımı , Roman açılımı,türban açılımı,özelleştirme adı  altında yağma talan, demokratik Cumhuriyetçi yapının kurumları  üzerinde faşizan baskılar,4-c,4-b altında  geleceği olmayan işçi ve memur köleleştirme ,  sağlık skandalları,gazeteciler,yazarlar,aydınlar ve  yüzlerce suçsuz günahsız insanlar üzerine uygulanan faşizan baskılar iki yıl gibi uzun süredir Ergenekon safsatası  suçlaması ile özgürlükleri elinden alınmış kimisi intihar etmiş,çoğunun hakkındaki suç unsurunun ne olduğu bilinmemesine  rağmen işinden,  güç'ünden edilmiş aileleri perişan   insan hakları ve hukuka aykırı bir durum yaratılarak dört duvar arasında sonları meçhul bir halde haklarında yürütülen soruşturmanın   suçlamaların ne olduğunu beklemekten sabırları taşmış ve aile bütünlükleri yok edilmiş psikolojik durumları yıkılmış bir vaziyete getirilen bir toplumsal yıkım projesi.  Bir   hukuk devleti  kendi  insanına bu durumları  nasıl yaşatabilir. Ülkemiz  insanları  üzerine  bir karabasan gibi korku imparatorluğu    sinmiş ümmet toplumundan özgür birey yaratan  Mustafa Kemal  Atatürk'ün kurduğu laik-demokratik hukuk devleti olan Cumhuriyetin vatandaşlarını ve bir ulusu bu durumlara düşüren zihniyet 'demokrasi bizim için amaç değil araçtır''demişti peki neyin  aracı ''bir insan hem laik hem de Müslüman olamaz ''demekle neyi kastetmiştir, bu günkü başbakanımız RTE,
 HATIRLAYALIM:
''Bu ülkenin yüzde 99'u üstelik  Müslüman ,  hem Müslüman hem laik olunmaaaz, ya Müslüman  ya laik olacaksın,ikisi bir arada olduğu zaman adeta ters  mıknatıslanma yapar,mümkün değil ikisinin bir arada olması ,durum böyle olunca ben Müslüman'ım diyenin tekrar yanına gelip aynı zaman da  bir de laik demesi mümkün değil,niye çünkü Müslüman'ın yaratıcısı olan Allah kesin hakimiyet sahibidir.
PEKİ NASIL BİR DEMOKRASİ; Bu demokrasi amaç mı olacak, araç mı olacak.İşte burası tartışmaya açılmalıdır.Bize göre demokrasi hiçbir zaman amaç olamaz.Demokrasi ancak ilmi noktada ele aldığımız zaman bir araç olduğunu göreceğiz.Bu medeniyet inanıyorum ki,21.asırda İslam medeniyetinin öne geçtiği asır olacaktır. Bu yeni medeniyet dalgasına kim katkıda bulunuyorsa o katkı da  bulunanlar  ecrini   kat ve kat fazlasını alacaklardır. Yeni medeniyetin  İslam medeniyetinin onurlu yükselişine  katkıda  bulunmayanlar zillet içinde kalmaya mahküm olacaklardır.(TEKBİRLER)
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bak yalan , koskoca  bir yalan .Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.  Bak burada iyi düşünün, sandığa giderken milletindir.Ama madde de ve mana da egemenlik kayıtsız şartsız ALLAH 'ındır''(Ecrin:Allah'ın hediyesi. Zillet: alçaklık anlamındadır.)
       Bu din istismarı ve  dini siyasallaştırma amaçları  Ulusal Kurtuluş savaşı sonrası kurulan laik demokratik cumhuriyete olan kini, nefreti değil midir.  ABD Emperyalizminin BOP'lerinin  eş başkanı olduğunu  övünerek gururlanarak söylememişler miydi.Emperyalistlerin hazmedemedikleri tüm İslam ülkelere bir örneklik teşkil eden laik –demokratik çağdaş Cumhuriyet  yönetimidir.  Tüm amaçları bu Cumhuriyetin yıkılarak  Kemalist düşüncenin ve Ulusal Kurtuluş Savaşı destanının tarih bilincinin hafızalardan silinerek , özgür birey yerine duyarsız ümmetçi  bir topluma dönüştürme projeleri  bu da  ancak 'ılımlı İslam'' modeli çağdışı bir yönetim anlayışı bir İslam ülkesi olan  bu ülkede yaratmak mümkündür, düşüncelerinden  hareketle ülke insanlarının zaaflarından da  yararlanarak dini , etnik  ve ırkçı milliyetçi bölünmelerle ulusun direncinin  kırılması   tuzakları  ile  uyguladıkları  sinsi politik stratejik projeleri   bir noktada başarılı olmuştur.Tüm  bunlar ve  daha yüzlerce yaratılan anti demokratik baskı araçları  ve   kaos ortamını  sağlama da etkili olan 12 Eylül 1980 Askeri faşist diktatörlüğü ve antidemokratik  anayasasından   yararlanan zihniyet aslında bu anayasayı daha da çağın gerisine götürerek   demokrasi.insan hak  ve özgürlüklerini   daha da daraltan ve  ulusumuzun özgürlükçü kazanımlarını savunmasız hale getiren,  tek yönlü  ve anti demokratik yöntemle  hazırlanan Parti  Anayasa  değişikliklerini referanduma sunarken ,sekiz yıl anti-laik  zihniyetlerine hizmet eden  ruh ikizi  1982 faşist anayasasını hazırlayan askeri faşist diktatörlüğün baskıcı rejiminde yaşanan cinayetlere timsah göz yaşlarını dökerek ,duygu sömürüsü  yaparak kimya hocamın sınavı gibi  ya 82 ya da bizim  anayasa değişikliği  söylemleriyle   beyinleri bulandıran   ve bulanık suda balık avlama politikaları karşısında akıl tutulması yaşanması büyük tarihsel hata olur.
           Emperyalizme ve feodalizme karşı Ulusal kurtuluş savaşını başarı ile vererek destan yazan vatandaşlık haklarını  ve  özgür birey kimliğini kazanan insanlarımız  ve ülkemiz, ne 82 askeri faşist anayasasını, ne de  demokrasi , kişi hak ve özgürlüklerine,çağdaş hukuk  ve laiklik karşıtı oluşumlara ve sivil faşist diktatörlüğe  yol açan AKP'nin Parti anayasasını hak etmiyor
         Liboş (liberal) sol  bozuntular , oportünist ve sosyal şövenist' ler  yeterli değil ama;  12 Eylül 2010'da  halk oylamasına sunulacak olan  AKP'nin    emperyalist  işbirlikçi yeşil komprador  burjuvanın çıkarlarını gözeterek  ve ruh ikizleri olan 12 eylül Askeri faşist diktatörlüğünü aklama  ile birlikte ülkede yarattıkları büyük tahribatların hesabını verememek korkusundan laik-demokratik Cumhuriyet yönetiminin geride kalan  son kurumlarını etkisizleştirme ve sivil faşist diktatörlüğünün yolunu açma tuzakları  üzerine hazırladıkları Parti Anayasasına 'evet' diyeceklerini  söylemeleri bu liboş solcuların   bugünkü iktidardan  nemalandıklarının bir göstergesi olduğu unutulmamalıdır.
     Diğer taraftan bir kesimin de   BOYKOT kararı almalarının mantığını anlamak çok zordur. Bilimsel düşünce ve akıl kararsız olamaz.12 Eylül 2010  tarihinde bir antidemokratik anayasa değişikliği referanduma  sunuluyor.Bu antidemokratik yasalara karşı bir kararsızlık içinde  diğer demokratik kuruluş ve örgütleri yani demokratik çoğunluğun   antidemokratik yasalara  karşı demokratik tepkilerini ıskalayarak tek yönlü boykot antidemokratik bir tutum ve davranış olup 'evet'' anlamındadır.Bu bölünme ülke de yaratılacak olan demokratik zemine ve barışa bir katkı sağlayamayacağı içinde tarih önünde  bu vebal'dan  kurtulamazlar.Bu tutum ve davranışın  Emperyalizme ve feodalizme karşı  Kurtuluş Savaşı vermiş bir ulusun ve insanlarının bir kısım demokratik  anayasal haklarını yok eden anlayışa karşı da  bir tepkisizlik anlamını da taşıdığı unutulmamalıdır.
      Diğer taraftan da kendilerini  milli görüş olarak anlamlandıran Siyonizm ve emperyalizm karşıtı olduklarını  beyan  eden siyasal İslamcıların ülkenin bağımsızlık konusunda ne kadar samimiyetsiz oldukları emperyalistlerin BOP kapsamındaki ''ılımlı islam''modeli yönetim projelerine  bir alternatif olduklarını göstermek adına  ve anayasa değişikliği ile bir antidemokratik kurum ve kale kazanımlarını hesap ederek  antidemokratik anayasa değişikliği referandumunda  iktidarla hemen ortak platform oluşturarak bir cephe kurdukları  ve birbirleri ile hesaplaşmalarının 13 Eylül'de tekrar başlayacaklarını beyan etmeleri gözden ırak tutulmamalıdır.
       Şimdi bir Anayasa yapmak   ihtiyacı hangi koşullarda   zorunlu hale geliyor.Anayasa'nın toplumsal değer anlamı nedir? Toplum bilim anlayışım dahilin de irdelemeye  çalışacağım :
       Anayasa, sınıflı toplumlarda   tarihsel süreç içinde gelişen toplumsal iç ve dış dinamiğin yapısına  ve toplumsal güçlerin egemenliğine göre yönetenler ile yönetilenler arasında bir devletin nasıl biçimlendirilerek  yürütüleceğini belirleyen ve toplumsal güç dengeleri arasında kişi hak ve özgürlüklerini düzenleyen yasalar bütünüdür.
      Toplumsal güçler arasında ekonomik, siyasi, politik ve sosyolojik temelde toplumsal diyalektiğin bir olgusu olarak değişen ve yeniden oluşturulan toplumsal yapının yönetim biçimini  toplumsal güçler arasındaki denge belirler.Ve bu yönetim sisteminde kişi hak ve özgürlükleri toplumsal güçler arasındaki  anlayış  mücadelesi  ve örgütsel güçlülük boyutunda anayasal hak olarak kazanım sağlar.
      Bir yeni anayasa yapma ihtiyacı öyle kendiliğinden oluşmaz. Toplumsal alt ve üst yapısında gelişen koşullar yeni bir rejim değişikliğini getirmesi sonunda devletin nasıl yürütüleceğini zorlar ve bu rejimin ruhunu koruma ve kollama yöntemleri anayasa ile belirlenir.
      Çağdaş Anayasal parlamenter demokrasilerde yönetim  yasama, yürütme ve yargı organlarından oluşur.
           Yasama'nın  temel görevi yasa çıkartmak,
           Yürütme'nin görevi var olan yasaları uygulamak ve yeni anayasa önermek,
           Yargı organları mahkemelerden oluşur ve yasaların uygulanmasıyla ilgili davalara bakmaktır.
        Yasama, yürütme ve yargının işleyişi anayasal parlamenter demokrasilerde kuvvetler ayrılığı dengesi içinde bir işleyiş gösterir.
         Ülkemizde Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti   döneminde  beş anayasacılık hareketi görülmüştür. Bunlar 1876(1293 sayılı),1909(1325 s.),1921,1924 ve 1961 tarihli Anayasa'lardır.
         ilk Anayasa  1876' da  Osmanlı Devletinde  2.Abdülhamit  döneminde  ''1293 Kanun-u  Esasisi' ''adıyla Mutlak Monarşi'den anayasal Monarşiye geçişi belirleyen ve Meşrutiyet rejiminin temelini atan bir anayasadır. Bu anayasa yasama ve yürütme organ ve yetkilerini birbirinden ayırmayan Kanun-i esasi sistemi yürütmenin padişahın üstünlüğü ilkesine dayanıyordu,.Seçimle gelen  Heyeti  Mebus'an üyeleri  Anayasaya değil padişaha sadakat yemini ederek göreve başlarlardı.İlk parlamento  Belçika ve Fransız anayasaları örnek  alınarak bu anayasa ile gerçekleşmesine rağmen meşruti bir sistem getirmemiştir.Daha sonra 2. Abdülhamit kendisine tanınan yetkisini kullanarak Meclis-i Umumiyi kapatarak Anayasa fiilen ortadan kaldırılmıştır.
          İttihat ve Terakki örgütünün(Genç Türkler, Jön Türkler, Yeni Osmanlılar)) başını  çektiği 2.Meşrutiyet hareketi ile 1876 Anayasası yeniden yürürlüğe konmuş ve padişah bir ferman ile Meclis-i  Mebusanı  toplantıya çağırmıştır.1909 yılında 31 Mart olayından sonra Abdülhamit'in yerini alan V.Mehmet Reşat döneminde 1293 Kanuni Esasisinin birçok maddeleri değiştirilerek ve yenileri eklenerek tam bir parlamento biçimine sokulmuştur.23 ocak 1913'de hükümet  Parlamento darbesi yaparak İttihat ve Terakki  Partisi parti diktatörlüğünü kurmuştur. 1.Dünya Savaşına girildiği sırada Parlamento kapatılmıştır.1914 Aralık ayında toplanmıştır.
         Emperyalizme ve Feodal  İşbirlikçi   Osmanlı hanedanlarına karşı verilen Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrası Egemenliğin Milletin olduğunu belirten yeni bir Anayasa ''Teşkilat-ı Esasiye ''20 ocak 1921'de kabul edilerek yürürlüğe konuldu.
        Türkiye   Cumhuriyeti  Devleti  kurulduktan sonra  20 Nisan 1924'de daha kapsamlı bir anayasa yürürlüğe konuldu.
        Cumhuriyetin temel ilkelerine ve ruhuna uygun olmayan gelişmelere karşı Cumhuriyetin bir kurumu olan Cumhuriyet  Ordusu'nun 27 Mayıs 1960'da yönetime el koyması sonucu yeni sosyal devlet olgusu gibi yeni bir kazanımla 1961 Anayasası yürürlüğe girdi.
        1950-1960 arası Adnan Menderes'in  iktidar dönemlerinde ABD emperyalizmine yarı bağımlı durumuna getirilen Ülkemiz ve  yozlaştırılan Laik ,demokratik Cumhuriyet , kendi sivil kurumsallaşmasını ve milli ekonomik yapısını oluşturamamasından kendini koruma güçsüzlüğünden laiklik karşıtı güç ve ırkçı milliyetçi   şövenizm'in ,  toplumun çağdaşlaşma projelerini gerçekleşmesini sağlayacak olan  aydınlanmanın  ve  yükselen  emeğin sınıf bilinci  ile  devrimsel dönüşümü sağlayacak olan toplumsal dinamıklare  karşı ülkeyi   ABD  Emperyalizmine  bağlı duruma getiren  işbirlikçi  Komprador burjuvazi  ve  ABD Emperyalizminin desteği ile 12 Mart 1971   ve 1980'de  Faşist askeri darbeleri   1982'de antidemokratik yasalardan yapılan   anayasayı  yürürlüğe  koymuştur. 
     Bu kısa hatırlatmalardan anlaşıldığı gibi normal koşullarda yeni bir anayasa yapma söz konusu  olamaz. Ancak sistemin  yürürlükteki  Anayasa'da  yazılı   ruhuna uygun günün koşullarından doğan ihtiyaçlar doğrultusunda anayasa'da bir takım yasal değişiklikler ve yeni yasalar yapmak mümkündür.Yeni bir anayasa ihtiyacı ancak ve ancak sistem değişikliği getiren koşullarda mümkündür.Eğer bir yeni anayasa yapmada yasama ve yürütme cesaret buluyorsa demek ki o koşulların yani yeni yönetimin zemini de yaratılmıştır veya yeni yönetime giden yol aralanmıştır.''BUZ KIRILMIŞ YOL AÇILMIŞTIR.'' demektir.
    Gerçekten 'buz kırılmış yol açılmış''mıdır? Bu yol nereye gidiyor?
    Toplum olarak   ağır bedeller ödeyerek  ümmetçi bir toplumun kulluğundan kurtulup  özgür birey ve özgür  toplum olabilmek için  verdiğimiz mücadele uzun bir tarihi süreci  kapsamaktadır. Bu tarihi süreç  sonunda  ulaştığımız  çağdaş-uygarlık yolunda  evrensel insan Hak ve özgürlüklerimizi  genişleten  bir eksenden  geriye doğru  evirmek  isteyen  emperyalistlerin güdümündeki  işbirlikçi yeşil sermayenin  komprador burjuva iktidarının     ortaçağ  zihniyeti, Kurtuluş Savaşında  işbirlikçileri emperyalistlerle birlikte yaşadıkları trauma'yı hiçbir zaman içlerine sindirememişler ve bu yenilginin ezikliği içinde  kurduğumuz demokratik laik Cumhuriyeti  yok etmek için var güçleri ile uğraş vermişlerdir. 
    Demokrasinin nimetlerinden yararlanarak 1950 'de iktidar koltuğuna oturan Adnan Menderes'le başlayan   serüven  bebeklik çağındaki  laik demokratik Cumhuriyetin kurumsallaşamayan kurumlarını tek tek yozlaştırmaya başladılar. Önce aydınlanmayı sağlayacak olan eğitim kurumlarının çağdaş  bilimsellik  ve akılcılık kazandıran   yapılanmasını yok etmeye başladılar. Halk evlerini,köy Enstitülerini kapatarak yerine  imam  hatip okullarını açarak ve gittikçe yaygınlaştırarak buraları  siyasal  İslam-i  politikalarının arka bahçeleri  haline getirdiler.Sanki  Cumhuriyet  yüzde doksan dokuzu  İslam olan ülkenin dini inançlarını yok etmiş gibi bir büyük istismarla ruhban okulları haline  getirdikleri  bu okullarda okuyan genellikle yoksul insanların çocuklarının ruhunu sömürerek laik cumhuriyete karşı bir alternatif  cennet vaat eden   ortaçağ  teokratik yönetim anlayışını beyinlere aşılamaya başladılar. Laik-demokratik çağdaş Cumhuriyetin  insanları  arasındaki  sosyal adaleti ve sosyal paylaşımcı dengeyi sağlayacak ,  insanlarımızın üretkenlik kabiliyetlerini  artıracak , özgürleşmesini  ve ülkenin siyasi bağımsızlığı yanında   milli  karakterli  ekonomik gelişmeyi sağlayarak ekonomik bağımsızlığımızı kazandıracak olan  karma ekonomik sistemi çökerterek  sosyal devlet  politikalarını   yok ederek ' Türkiye'yi küçük Amerika  yapacağız,her köşe başında  bir milyoner yaratacağız'' söylemleriyle savaşın yaralarını tam olarak saramayan halkımızın yoksulluk   ve dini zaaflarını istismar  ederek   ABD Emperyalizminin  güdümüne ülkeyi borçlandırıp  sokarak ,   liberal ekonomik yapılanmayla işbirlikçi komprador burjuvanın  yaratılmasını  ve devlet desteği ile pozitif ayrımcılık yaparak  palazlandırarak   emperyalizme  bağımlı hale getirmişlerdir. Giderek    iç ve dış borçlar katlanarak bu günlere geldik.
      Cumhuriyet  yönetiminin devletçi politikaları ile  ekonomik yaşamımıza kazandırdığı  bağımsızlık sembolleri diye adlandırdığımız KİT'leri, binlerce fabrikaları, madenleri,üretim alanlarımızı, yabancılara toprak satışına değin halkımızın  iş güvencelerini  sağlayan  tüm ekonomik  varlığımızı  özelleştirme adı altında emperyalistlerin işbirlikçisi yerli ve yabancı kuruluşlarına  nerede ise peşkeş çekilerek satılan  çoğunluğu atıl bir duruma getiren bu pazarlama  neticesinde kapı dışı edilen  emekçilerin  hiçbirinin  sosyal güvenceleri kalmamıştır.Ülkemizin ekonomik temeli olan Tarım ve Hayvancılık  uygulanan neo-liberal politikalarla çökertilmiş,bu sektörlerde de felç olan yaşam köyünden kentinden büyük göçlerle metropollere bir iş bulmak umuduyla  gelenler yaratılan  sadaka ekonomisinin tutsağı durumuna düşerek  siyasi sömürünün oy depoları olmuşlardır.Çığ gibi büyüyen işsizlik ve üretimsizlik gittikçe ülkeyi emperyalizme bağımlı hale getirerek  bireyin  özgür irade gücünü ve dinamiğini yok etmiş, hafızalardan silinmesi  istenen  kurtuluş savaşında emperyalizme karşı  direnen o devrimci  ruh , inanç  ve  tarih bilinci  bu şekilde  körletilmeye  çalışılmaktadır.
     Mustafa Kemal'in  Viladimir İliç  Ulyanov Lenin'e  gönderdiği  4 Ocak 1922 tarihli  mektubunda  ''Türkiye'nin ,   açık  veya kapalı  olarak çılgınca saldırılara hedef olmasının nedeni,bütün mazlum uluslara kurtuluş yolunu göstermiş olmasıdır'' demiştir.(Okan Gökay EMGENGİL,Türkiye Devrimi'nin Yol Haritası ve Avrasya Rotası.sayfa 535)  
     Bulgar tarihçi  Stefan  Velikov ''Türk ulusunun Kurtuluş  Savaşı ya da Kemalist  Devrim ,  Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Asya'da meydana gelen antiemperyalist eylemin en aydınlık örneğidir'' demiştir.(0.G.EMGENGİL,Türkiye Devrimi'nin Yol Haritası ve Avrasya Rotası,sayfa 535)
     Hindistan Parlamento Kurulu Başkanı Sucheta   Kripalani şöyle der;'' Atatürk yalnız Türk ulusunun değil, özgürlüğü uğruna savaşan bütün ulusların önderiydi.O'nun yönlendirmesiyle siz bağımsızlığınıza kavuştunuz.Bizde o yoldan yürüyerek özgürlüğümüze kavuştuk.''(O.G.EMGENGİL,Türkiye Devrimi'nin  Yol Haritası ve Avrasya Rotası,sayfa 536)
      İşte insan onurunu  yücelten  , tüm Asya   ve  Afrika 'nın mazlum insanlarına  ve tüm İslam ülkelerine   çağdaşlaşma ve uygarlaşma  ekseninde yolunu açan ,ufkunu genişleten   bin yılın uykusundan uyanan halkımızın  emperyalizme  ve feodalizme karşı verdiği şanlı  özgürleşme  mücadelesi  ve  laik demokratik çağdaş Cumhuriyet yönetim anlayışına karşı emperyalistlerin ve işbirlikçi komprador burjuvanın  amansız çılgınca karşı devrimci mücadelesinin özeti budur.
       Tüm iştahları üretim gücü  tüketilmiş, sadaka ekonomisine muhtaç olmuş  örgütsüz lümpenleşmiş tarikat ve cemaatlerin çadır aşevlerinde bir kase çorbaya  şükreden, özgürleşme derdi olmayan  köleci bir toplum yapısında  çağdışı  tanrı adına teokratik bir yönetim anlayışına biat eden bu toplumsal yapının başında  emperyalizme teslim olmuş  tüm yetkileri ve güçleri  tanrı adına  kendi  ellerinde olan  otokratik  bir lider hegemonyacılığı anlayışı ile Mustafa Kemal  ATATÜRK' ün yön verdiği çağdaş-uygarlık yolundaki ekseni  ortaçağ karanlığındaki despotik  anlayışındaki teokratik yönetim anlayışlarına evrimleştirmektir.
      Bu mümkün değil midir?
      Demokratik kitle örgütleri  bertaraf edilmiş, emekçilerin  sınıf  mücadelesi söndürülmüş,  aydınları, yazarları, gazetecileri ,yurtseverleri  sindirilmiş üzerlerine korku imparatorluğu  hakimiyeti kurulmuş,yargı   vesayet altına alınmış,kendini savunamayan direnci kırılmış bir toplumsal yapı oluşturulmuşsa elbette  bu mümkündür. Komşularımız İran, İrak, Afganistan ve Filistin halklarının yaşadıkları durum bizim tarih bilincimizi diri tutmamız için birer örnektir.Bu ülkeler hiçbir zaman bizim gibi çağdaş ve uygarlık yolunda bir eksen yakalayamamalarına rağmen geçmiş yüzyıl içindeki durumları bu günkü durumlarından daha aydınlık bir durumdaydılar.Şimdi geçmiş zamanlarını arar olmuşlardır.Bu ülkeleri bu  durumlara getiren emperyalistlerin  sömürgeci politikalarına hizmet eden kendi içlerindeki  işbirlikçileri olduğu unutulmamalıdır..
      Ülkenin demokratik kitle örgütlerinin  , emekçilerinin ,memurlarının,emeklilerinin ,gençlerinin ,kadınlarının,çalışanlarının,üretenlerinin, işsizlerinin , sahipsizlerinin aydınlarının,akademik bilim insanlarının velhasıl  tüm toplumun çözülmesi zorunlu direngen ihtiyaçlarının  ıskalanarak ve toplumsal  konsensus  sağlamadan anti demokratik bir  yöntemle parti  diktatoryası  altında hazırlanan bir antidemokratik Anayasa da yasalar  değişikliğini ''bitaraf olan bertaraf olur''gibi  demokratik kurumlar ve toplum  üzerine  tehdit ve faşizan bir baskı,korku paranoyası yaratarak 12 Eylül 2010'da referanduma  sunulması  çağdaş hukukumuza ve  anayasal parlementer demokrasi  yönetimimizin ruhuna aykırı ve antidemokratik bir yöntemdir.  
     Bu referanduma  sunulan yasalar içinde en önemlisi  Çağdaş Parlamenter Demokrasimizin işleyişinin   olmazsa olmaz   ilkesi  yasama , yürütme ve yargı arasındaki güçler dengesini  ve bağımsızlığını  yok ederek  laik demokratik cumhuriyeti ,kişi hak ve özgürlüklerini savunmasız bırakan  yerine  teokratik  eksenli  Otokratik  sivil diktatoryasının yolunu açan ve ülkeyi felakete götüren   yasalar  değişikliğine  hayır.
    Demokratik kitle örgütleri, partiler ve Laik-demokratik cumhuriyetin kurumları,aydınlar,yazarlar,gençler, tüm yurtseverler ,emekçiler   toplumsal dinamiğin unsurlarıdırlar.Bu toplumsal dinamikler bilim ve aklın ,sağduyunun ortak payda penceresinden büyük sorumlulukları  oldukları bilinci  ile  birlikte  bir  tutum ve davranış birliği içinde  toplumsal duyarlılık göstermeleri  zamanıdır. Unutmayalım demokrasi ve özgürlükler herkes için gereklidir. Bu  emperyalist sarmala, köleliğe  yol açan oldu bittileri mahkum etmek sorumluluğu bu ülkede özgürce yaşamın devamından yana olan sağ, sol herkesin üzerinedir. Demokratik  bir  platformda birlik zamanıdır. Daha çok özgürlük için yaratılacak olan demokratik zemin ve barışa katkı için  antidemokratik  yasalara HAYIR.
 
VETERİNER HEKİM NURETTİN ÖZTÜRK
vetheknurettinozturk@hotmail.com   

ANKARA,20.08.2010


BU YAZIMIN YAYIMLANDIĞI SİTE VE GAZETELER:

1- Fcebook ;20.08.2010
http://www.facebook.com/note.php?note_id=422920812975
2-Kars Öçek gazete sisitesi;24.08.2010
http://www.haberolcek.com/makale/439/referandum8217da-akil-tutulmasi-yasanmasin.aspx
Ölçek Gazetesi; yıl. 18,25.08.2010,sayı,4569
                                   26.08.2010,sayı,4570
                                   27.08.2010 sayı,4571
3-Kağızman Gözlem Gazetesi sitesi;29.08.2010
http://www.kagizmangozlem.com/haber_detay.asp?haberID=12

4-Kağızman fm;
5-Ardahan Gündem Gazetesi sitesi;13.09.2010
http://www.ardahangundem.com/arsiv/haberdetay.asp?ID=1639

6-Siyasal Birikim Gazetesi,04.09.2010
http://www.siyasalbirikim.com.tr/haber.php?haber_id=6906
TARİH: 8 EYLÜL PAZARTESİ  
   
PAYLAŞ  
 
 
Bugün 91 ziyaretçi (105 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol