İLKESİZ SİYASETİN MAHKUMİYETİ
Veteriner Hekim Nurettin ÖZTÜRK
Herkesi memnun etmeye kalkan , kimseyi memnun edemez.
Aisopos (MÖ. 6.yy)
12 Haziran 2011 tarihinde yapılan Milletvekili Genel Seçim Sonuçlarından muhalefet parti liderlerinin ; iktidar partisinin çeşitli skandalları ve devletin tüm gücünü kullanmalarına karşın , önceki seçim endeksleri değerlendirmeleriyle birlikte bir miktar oy oranlarını ve milletvekili sayılarını artırdıklarını ileri sürerek iyimser bir tablo çizmelerine karşın ; toplumun diğer oy kullanmayan seçmenleri de dikkate alınırsa : iktidar partisi AKP’nin %50’lik zaferine karşılık toplumun %50’lik kesiminin de seçim sonuçlarından memnun olmadığı ve büyük bir endişe ve korku içinde olduğu gözlenmektedir…
Seçim sonuçlarını yorumlarken çok zorlanıyorum...
Ülkemizin sosyo-ekonomik ve siyasi toplumsal yapısı ile bölgesindeki jeo-stratejik konumu dikkate alınarak , seçim sonuçlarının yansımaları farklı açılardan değerlendirilebilir:
Sağ ve sol siyasi değerler açısından seçim sonuçları analiz edilirse sağın zaferini AKP sağlamıştır… AKP nezdinde ülkedeki tüm sağ siyasi oluşumların ve neo- liberaller de dahil ister AKP’ye destek versin vermesin ideolojik olarak tamamının zaferi… Sol ideolojinin siyasi partilerinin tam bir hezimete uğradığı söylenebilir…
Ancak;
Siyasi ve ekonomik bağımsızlığını kazanmış bir ülkede sağ ve sol siyasi değerler açısından aralarında uzlaşmaz çelişkilerin olması doğaldır…Bu durumda ülke insanlarının tarihten gelen sosyo-kültürel ve ekonomik değerleri ile evrensel insan hak ve özgürlükleri alanında sağlayabildikleri kazanımlarının ortak paydasında ülke sağ veya sol siyasi yönetimsel yapılanma içerisinde kendi iradeleri ile yönetilir…
İç ve dış borçlarla emperyalizme yarı bağımlı bir duruma getirilmiş olan ülkemiz , emperyalizmin sömürgeleştirme ve bölgemizdeki çağdışı yönetim anlayışına sahip olan ülkelerin tehdidi altında bir durumda iken ; emperyalizme ve feodalizme karşı başarı ile ulusal kurtuluş savaşı vermiş ulusumuzun tarih bilinci ile ulusal milli değerler , Ülkenin bağımsızlığı , yoksulluk ve işsizliğin büyük boyutlarda olduğu ülkemizde yurtseverlik ortak paydasında sağ ve sol siyasi görüşlerin uzlaşı yönleri var olmasına rağmen ; merkez sağ diye tabir edeceğimiz sağın yurtsever , milliyetçi partileri ile emeğin, özgürlüğün , çağdaş değerlerin , demokrasinin savunucusu, ezilenlerin sınıf mücadelesini veren sosyal demokrat ve sol siyasi partilerin başarısız olmaları sadece iktidar partisinin yarattığı olumsuz gelişmelere bağlanamaz…
Bu partilerin vizyon ve misyonlarına uyan duyarlılık gösterebilecekleri değerlere sahip olmayan neo- liberal ve feodal dar görüşlülük algı , siyasi düşünce kirliliğine bulaşmış , belirledikleri adaylar ve oluşturdukları kadrolarının siyasi ideolojilerine uzaktan yakından ilgisi olmayanlar ve parti içi bir sürü sorunsallıkları, partilerinin vizyon ve misyonlarına uygun olmayan örgütsel yapılanmaları ile birlikte değerlendirildiğinde ilkesiz siyasetlerinin bir sonucu olarak hem kendi kendilerini başarısızlığa mahkum etmişler, hem de yoksul halkı emperyalist işbirlikçisi komprador burjuvanın neo-liberal politikalarına mahkum ettirmişlerdir…
İlkeli Olmak
oğlum ilkelerin olacak
seni satın alamayacaklar
aptalların uydurduğu atasözlerine inanmayacaksın
paranın satın alamayacağı yoktur
herkesin fiyatı vardır
gibi sözlere kanmayacaksın
onurunla kimliğinle ve beyninle
akıllı yaşayacaksın !
üreteceksin, seveceksin, sevileceksin
inançlarının arkasında duracaksın
sevgilerin karşılıksız
yardımların gizli olacak
seni attan ottan ayıran özelliğin farkına varacaksın
çünkü sen insansın
ve bunu yakaladığın gün
bembeyaz yaşayacaksın
Müjdat Gezen
Diğer taraftan parlamento’da oluşan milletvekili aritmetiğine dikkat edilirse: milletvekillerinin %93.7’si yani 513’ü üniversite mezunu ; 550 milletvekilinin %17.8 ‘i Avukatlardan, %10.7’i Mühendislerden oluşurken , parlamentoya giren doktor sayısı 34, gazeteci sayısı 10, ortaöğretim mezunu 35, ilköğretim mezunu 2 olmak üzer her 5 vekilden 1’i avukat olması ; bu anlayışla belirlenen adaylardan meclisin oluşturulması ve bu merkezci anlayışın hemen hemen parlamentoya giren partilerin tamamında görülmesi ; halkçı bir Cumhuriyet yönetim anlayışından çok uzak toplumun bütününe hem mesleki hem de emekçi halk kesimine hitap etmeyen bir azınlık meslek grubunun oligarşik bürokrat devlet yönetimi zihniyetinde olması da yukarıda yorum yaptığım partilerin ilkesiz siyasetlerinin bir kanıtıdır…
Böyle bir oligarşik yapı oluşması yaratan özellikle sosyal demokrat ve sol partilerin iktidar olabilme şansı olabilir mi?...
Yeni CHP söylemleriyle herkesin partisi olduğunu iddia ederek ve böyle oligarşik zihniyetle yurdun her karış toprağında ne kadar görkemli seçim mitingleri yaparsa yapsınlar örgütsel olarak güçlü, mali olarak da güçlü iki dönem iktidar olmuş bir partiye karşı halkı temsil etmeyen kadrolarla başarı sansı olamaz…Ve üstelikte yukarıda belirttiğim gibi parti anlayışlarına zıt feodal ilişkiler içinde belirlenen çoğu başka partilerde halk nazarında yıpranmış adaylarla hele başarmak hiç mümkün değildir…
Hani deveye sormuşlar ‘’boynun neden eğri ‘’deve de ‘’nerem doğru ki’’ demiş ya…şimdi siyasi partilerimizin bilhassa sol’da gerçekten bu seçimlerde siyasi anlayışlarında ülke de yaşanan bir çok sorunlara rağmen popülist bir duruş sergilemişler ve bunun karşılığı olarak da hezimete uğramışlardır…Ve halk da ülke de kör bir karanlığa doğru itilmiştir…
Cumhuriyet halkın egemen olduğu bir halk idaresidir…Halkın olmadığı bir yönetimde demokratik gelişmelerin olması imkansızdır.
Tarihin çarkını ileriye evirecek olan emekçi sınıfıdır. Emekçilerin Sınıf bilinci temelinde aydınlatmanın ve siyasi mücadelenin olmadığı bir toplumda barış sağlamak , etnik ve feodal sıkıntıları gidermek. demokrasi ve özgürlükler alanında çağdaş kazanımlar sağlamak mümkün değildir…
Sonuç olarak AKP’nin ve dolayısıyla sağ ideolojinin seçim zaferi işbirlikçi komprador burjuvanın neo-liberal politikalarının yarattığı oligarşik bürokratların idaresinin zaferidir…Halk yine yoksulluğa , işsizliğe ve sadaka ekonomisine,çağdışı gelişimlerin yönetim anlayışlarına ve köleliğe mahkum olmuştur…
Mahkumiyet
karanlıklara boyun eğmelerimizdir mahkûmiyet...
belki bilmediğimiz,
belki seçmediğimiz,
belki de kaçınılmaz olarak kendimize hüküm giydirdiğimiz...
yutkunurken geçmişe demir atışımız değildir mahkûmiyet,
merhaba diyemeyişlerimizdir gün doğumlarına,
el sallayamayışlarımızdır akşamlara,
çizik atamayışlarımızdır yılgınlığa...
sızısını ellere bağışlayamadığımız yüzümüzdür mahkûmiyet,
iç çekmektir,
yanmaktır tükenmeden
büyüterek emaneti
ve yüklenerek sorumluluğunu
kaçış kapılarını kilitlemektir mahkûmiyet..!
uğur yaman
Veteriner Hekim Nurettin ÖZTÜRK