GÖZLEM
BİLİMSEL VE AKILCI DÜŞÜNCE TOPLUMSAL YAŞAMDA EGEMEN OLMALIDIR
Veteriner Hekim Nurettin ÖZTÜRK
Feodalite’nin tamamen tasfiyesi bilimsel ve akılcı düşüncenin toplumsal yaşamda egemen olması ile mümkündür.
Cumhuriyet ilan edildiği dönemlerde ülkemiz, ekonomik, sosyal ve kültürel olarak feodal bir toplum yapısındaydı. Emperyalizme ve feodalizme karşı verdiğimiz kurtuluş savaşı sonucunda , işgalci emperyalistleri ve feodal yönetimi ülke idaresinden defetmemize rağmen; feodal yaşantıyı ve feodal düşünceyi tamamen tasfiye ederek, toplumda çağdaş yaşantı ve çağdaş düşünceyi hakim kılmak için çağdaş yaşam ve çağdaş üretim araçlarına tüm toplumun sahip olması ile mümkündü.
Bu üretim araçları; tarım ülkesi olan ülkemizde tarımın modernleştirilerek ilkel üretim ve ilkel tarım araçları yerine modern tarım ve modern tarım araçlarını kullanmak; düşünceyi hurafelerden arındırarak bilimin ve akılcılığın toplumumuzda egemen kılınması için çağdaş eğitim kurumlarının yaygınlaştırılması idi.
Bu devrimsel dönüşümlerden amaç, çağdaş ve uygar toplum yaratmayı amaçlamaktı. Onun için büyük kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk çağdaş laik ve demokratik cumhuriyeti kurarken manevi mirasım’’ bilim ve akıldır” demişti.
Bilim ve aklın toplumda egemen olması için çağdaş eğitim kurumlarının yaygınlaşması gerekiyordu. Bugün ülkemizde çağdaş eğitim kurumları ve üniversiteler yaygınlaşmasına rağmen ; eğitim politikalarının ve akademik bilimsel çalışmaların ülke ekonomisinde yeteri kadar devrimsel dönüşümü sağlayamadığı görülmektedir.
Cumhuriyet ile birlikte kazandığımız yüksek öğretim kurumları geliştikçe yapılan bilimsel çalışmalar sayesinde modern tarım gelişme göstermiş, tarımda sanayi ürünler üretimi daha rantabl hale gelmiş, hayvancılıkta verimsiz ırklar yerine daha verimli kültür ırkı hayvancılık büyük bir gelişme göstermesine rağmen ülkede , feodalizmi toplumun yaşamından tasfiye edebilecek , çağdaş tarım ekonomisi istenilen seviyeye ulaşmamıştır.
Bunun nedeni ,
Emperyalizme tekrar bağımlı durumuna düşen ülkemiz , 1950 yılından bu tarafa ülkenin sosyo-ekonomik yapısına uygun eğitim ve tarım politikalarını bilimsel olarak uygulayamamasındandır.
1950’den bu tarafa emperyalizmin neo-liberal politikalarına hizmet eden feodal kompradorların çağdışı yönetim anlayışları ile ülkemizin yönetilmesinin bir sonucu olarak , toplumumuzda bilimsel demokratik paylaşımcılığın ve yaratıcılığın yaygınlaştırılması sağlanamamıştır.
Ülkede yaşanan ekonomik yetersizliğin göstergesi bilimsel olmayan ve üstelik Cumhuriyet idaresi ile tüm kazanımları da yok eden , emperyalizme bağımlı ekonomik politikaların inatla sürdürülmesidir.
Bu da gösteriyor ki bilim ve akılcılığın toplumsal yaşantımızda hakim duruma gelmediğidir.
Bugün ülkemizde kadro eksikliklerine ve mekan yetersizliklerine rağmen gelişmekte olan yüzün üzerinde üniversitelerimiz var. Bu üniversitelerimizin birçok sorunları olmasına rağmen bilimsel araştırmaları küçümsenemez. O halde toplumumuz neden bilimsel öngörüler düşüncesinde kendini aşamıyor, neden?.. feodal akıl egemen durumdadır.
Toplumsal sorunlarımızın kökenini anlamak için , üniversitelerin akademik çalışmalarını ve yönetim sistemimizi sorgulamamız gerekiyor. Ben her ikisinde de sorun var diye görüyorum.
Sistemde sorun var. Çünkü ülkemiz komprador burjuvazinin egemenliğindedir. Komprador burjuvazi kökünden emperyalizme bağımlıdır. Ülke emperyalistlerin (bilhassa ABD emperyalizmi) direktifleri ve İMF reçeteleri ile yönetilmektedir. Bu yüzden ülkemizin kendi dinamikleri üretim yapabilecek gücünden mahrum edilmeye çalışılmaktadır. Bunun için milli bir eğitim ve üretim politikasından yoksunuz.
Üniversitelerin Akademik çalışmalarında sorun vardır. Bilimsel araştırmalar ülkemizin ihtiyaçlarına cevap verebilecek kaynaklarda yapılmıyor, toplum aydınlatılamıyor, bilimin öngörüleri toplumsal yaşama
yansıtılamıyor, ya da çağdışı barikatlar aşılamıyor…
Üniversiteler , toplumdan kopuk olamazlar. Toplumun vergilerinden kurulan üniversiteler , toplumun ihtiyaçlarına her konuda cevap verebilecek bilimsel duyarlılıkta araştırma içinde olmalı ve toplumu aydınlatmalıdırlar. Üniversiteler toplumun karanlıklarını aydınlatan bir ışık olmalıdır…
Ülkemiz varlık içinde yoksul durumdadır. Her türlü kaynaklarımız , doğal zenginliğimiz var… Genç ,dinamik nüfusumuz var… Tarih bilincimiz var… üniversitelerimiz var olmasına rağmen; en büyük çağdaş eksikliğimiz bilimsel ve akılcı düşüncenin tüm toplumu kapsayacak toplumsal yaşantımızda , yönetimimizde , üretimimizde ve üretkenliğimizde hakim duruma gelmemesidir.
Artık uyanma zamanı gelmedi mi?...
Ne dersiniz ?...
Veteriner Hekim Nurettin ÖZTÜRK
vetheknurettinozturk@hotmail.com
Ankara,23.03.2012
http://www.kagizmanfm.com/yazaruyeyazi/93
5-SİYASAL BİRİKMİ İSTANBULUN SESİ:04.04.2012
http://www.siyasalbirikim-ist.com/haberdetay.asp?bolum=3269&uyeid=26
6-TWİTTER:19.05.2012
https://twitter.com/#!/vetheknurettin