Sosyalist bloka karşı kurulan emperyalist ittifakın silahlı gücü nato bu gün çökmekte olan Avrupa emperyalizmi ile süper emperyalist güç ABD ,yeniden asya da şekillenen uluslararası sermaye gücü karşısında zor durumlar yaşamakta olduğu unutulmamalıdır.Dünya emperyalistlar arası üçüncü paylaşım dönemini yaşamaktadır.Her paylaşım dönemlerinde yeni ortaya çıkan emperyalist güç karşısında dünya proletaryası da güçlenerek bu tarihi süreç içinde yerini almıştır.
Emperyalistler arası paylaşım ve rekabet savaşında hedef süper güç ABD emperyalizmi olacağı aşıkardır.Ancak ittifak hangi emperyalist güçler arasında olacağını şu an kestirmek çok zordur. Şimdiki görünümde ABD +Avrupa emperyalistleri ile Çin+Rusya+Hindistan ittifakları yani eski ile yeni sermaye güçleri arasında olmasına rağmen emperyalizmin sömürü ve sömürgecilik anlayışları temelinde ittifak konusunda bir sonuç çıkarmak zordur.
Bu gün eski uluslararası tekelci sermaye güçleri egemen oldukları bölgedelerde askeri ve yönetim modellerini bu gelişen şartlara göre yeniden dizayn ederek güçlerini koruma stratejilerini yürütürken ve diğer taraftan dağılan sosyalist bloktaki eski ülkelerde yayılmacı stratejilerini de yürütmektedirler.Aynı rekabet stratejilerini yeni sermaye güçleri de Asya -Ortadoğu ,Afrika ve dünyanın yoksul ve gelişmekte olan ülkelerinde sermaye ve pazar alanlarını geliştirerek sürdürmektedirler.Kısaca tüm uluslararası tekelçi sermaye güçleri birbirleri ile tilki kurnazlığı içinde çok büyük bir hırsla ekonomik,siyasi ve askeri güç oluşturarak rekabetlerini sürdürmektedirler..
Uluslararası sermaye güçleri bu rekabetlerini sürdürürken kapitalist-emperyalist sömürü çarkları arasında ezilen ve sömürülen uluslar ile proletaryanın devrimci güçlerini bastırmaktadırlar.Emperyalist blok karşısında bir sosyalist blok olmadığından eskiden olduğu gibi geri ve ekonomik gelişim sağlamamış ülkelerde komunizm paranoyası yaratamayacaklarından etnik ırkçı milliyetçilik ve din faktörünü öne çıkararak o ülkeler de geri siyasal güçlerin ve ülkenin milli ekonomik yapısını yok ederek işbirlikçi komprador burjuvanın emek ve emekçiye hizmet etmeyen üretken güçünü ve dinamiğini yok eden,emeğin çağdaş örgütlenmesini dağıtan yanlızlaştıran ve köleleştiren emperyalizme bağlı bir tüketim ekonomik yapılanmanın egemenliğiniin sağlanması için sosyo –ekonomik stratejilerini etkin bir şekilde geliştirmekte ve uygulamaktadırlar.Bu stratejiller ile o ülkelerde tüm çağdaş demokratik kazanımları yok ederek etnik , dini ve milliyetçi, şövenist iç savaşlar yaratarak ulusların ve ezilenlerin ekonomik ve siyasi bağımsızlık ateşlerini söndürmekte ve köleleştirmektedir.
Ulusumuzun emperyalizme karşı zaferle sonuçlanan bir kurtuluş savaş deneyimi ve bu deneyimden yaratılan laik-çağdaş demokratik cumhuriyet ve kulun kula köleliğine son veren bir özgürleşme tarih bilinci var. Kurtuluş savaşı yenilgisini içlerine sindiremeyen eski emperyalist ittifakın ve ABD emperyalizminin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında yürüttükleri stratejik bir amaçları da ‘’ılımlı islam ‘’ modeli bir yönetim anlayışları ile bu tarihi bilincini hafızalardan silmektir.
Sonuç olarak insanların,toplumların düşünceleri değişebilir, fakat emperyalizmin yayılmacı ,sömürgeci ve sömürü düşüncesi yıkılmadıkça değişmez.Ama stratejileri değişir.Sınıflı toplumlarda her türlü düşünce değişir ama proletaryanın ,ezilenlerin çağdaşlama ve özgürleşmeye dair toplum bilim felsefesi değişmez.Gelişim bilimin ışığındadır çünkü.Ezilenlerin kurtuluşu da bilimin yol göstericiliğindedir. Gelişim aydınlanmadadır.Emperyalizm ve gerici güçler hep aydınlıktan korkmaktadır.Gericiliğin ve emperyalizmin panzehiri sınıf temelinde aydınlanmadır.
Nato emperyalist ittifakın bir askeri gücü olarak bu gün bu ittifak içinde yer alan gelişmemiş ülkelerin askeri gücünü daha bağımlı bir hale getirmekte ve o ülkelerin siyasi bağımsızlığını yok etmektedir..
Veteriner Hekim Nurettin Öztürk