Emperyalizm sahip olduğu süper teknolojik gücü ile yeni bir sömürgecilik ve insan köleliği stratejisi ile gelişmemiş ülkelerde doğal kaynaklara ve ucuz işgücüne sahip olmaya çalışmaktadır. Bunun için önce o ülkenin yüzyıllardan gelen üretken gücünü ve ekonomik dinamiği ile miili ekonomik yapısını yok ederek üretimsiz yoksul bir sömürge ülke haline getiriyor. Böyle bir ülke de etnik ve farklı inançlar olmasa bile yarattığı işbirlikçileri aracı ile toplumu çeşitli aşiretlere ve tarikatlara bölerek ( etnik ve farklı inançlar, mezhepler var ise işleri daha kolay olur) aşiret ve tarikatlara bağlı bireyleri bu gruplara tapınır hale getirtir ve zaman zaman bunları birbirleri ile savaştırır. Güçsüz ve muhtaç hale getirilmiş böyle bir ülkeyi istediği gibi yönetir. Bazı Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde , komşumuz Irak’ta , Afganistan’ da örneklerini gördüğümüz gibi yüz binlerce insan bu iç savaşlarda katledilmiştir.
Bu gün ülkemizde doğudan batıya , kuzeyden güneye kadar; ekonomisi tarım ve hayvancılığın yoğun olduğu bölgelerden,sanayi ve madenciliğin ağırlıklı olduğu bölgelere ve şehirlere kadar işsizliğin gittikçe katlanarak artış göstermesi ekonomik yapının çöküşte olduğunu göstermektedir.
Cumhuriyetin kuruluşundan 1950 yılına kadar uygulanan milli ekonomik politikalar ve karma ekonomik sistem sosyal adalete dayanıyordu onun için vatandaşımız kendi tarım ve hayvancılık, el sanatları vs. gibi küçük üretim işletmelerinde ve devletin halkın vergileri ile yaptığı fabrikalar ve kurduğu üretim tesislerinde vatandaşlarını istihdam edebiliyordu . Dünya da kendi kendine ekonomik yeterliliği olan ender gelişmekte olan ülkelerden biri idik.
1950’den sonra uygulanan neo- liberal politikalar ve ABD emperyalizmi ile yakın ilişkiler ,İMF ile olan ilişkiler, gittikçe katlanan dış borçlar ve emperyalizme bağlılık ,İMF reçeteleri ,milli ekonomiye müdahaleleri, özelleştirme politikaları ,komprador işbirlikçi burjuvanın küçük tarım ve hayvancılık işletmeleri ile amansız rekabetleri sonucu ekonomik dinamiklerimizi yok etmiştir.
Özelleştirilen tüm ekonomik varlıklarımız yağma ve talan edilmiş ,fabrika ve diğer üretim tesislerin çoğu atıl duruma getirilmiş, çalışanları işsiz kalmış , yeni istihdam kaynakları yaratılamadığından bu gün ülkemiz büyük bir sosyo ekonomik ve psikolojik bunalım yaşamaktadır. Bu ekonomik ve sosyal bunalımlar gittikçe suç oranını artırmakta işlerini kaybedenlerin intiharlarına kadar gitmekte ve ülkede sosyal barışı da bozmakta olduğu görülmektedir. Bu durum bir kaderin sonucu olmayıp doymak bilmeyen işbirlikçi komprador burjuvanın daha fazla emek sömürüsünün yarattığı bir olgudur.
Bu güzel ülkemiz ve güzel insanlarımız böyle bir yaşamı hak etmiyor. Küresel emperyalizmin bu yeni sömürgeçilik çabalarını mahküm etmek görevi aydınların, yurtseverlerin , demokratik ilerici kuruluşların,emekçilerin ve ezilenlerin sınıf bilinçlerinin yükseltilerek ülke yönetimine talip olmalarıdır.
Veteriner Hekim Nurettin ÖZTÜRK
vetheknurettinozturk@hotmail.com