Yosunlar : Genellikle durgun sularda , yaşlı ağaç gövdelerinde, yere çakılı kalmış hareketsiz taşların kuzey yönlerinde, kızgın çöl ve çorak yerlerin denizlere uzanıp da bir türlü denizlere varamayan hafif birazcık nemli yerlerinden , kayalıklara kadar her türlü nemli ortamlarda kadife gibi yumuşak kök ,gövde ,yaprak gibi organları farklılaşmamış ne hayvan ne de bitki özelliği taşımayan fakat bunlara benzerli ipliksi , yapraksız ,çiçeksiz ,serbest ve koloniler halinde karada ve sularda yaşayan,bir çok türleri olan makroskopik ya da mikroskobik ilkel canlılardır…
Yosunların tıpta ilaç yapımından tutunda eczacılıkta , konservecilikte,kozmetik sanayinde, tekstil sanayinde,gıda sanayinde ve bazı ülkelerde insan ve hayvanlar için gıda olarak tüketilmesine kadar daha bir çok yararları yanında birçok da zararları vardır…tutundukları yerlerde kendiliklerinden çoğalır,başlangıçta doğal bir görünüm oluştuğundan hoşunuza gider …daha sonra önüne geçilmez bulanık, sisli bir görünümlü ortam oluştururlar…Bulanık ve sisli ortamlarda yaşanan durumları gözlemek olanaksızlaşır…Önlem alınmazsa göllerde , akvaryumunuzda balıklarınızı göremezsiniz hele bir de zehirli yosunlar ise balıklarınızın ölümüne sebebiyet verirler …Havuzunuzu sarmışsa her türlü enfeksiyon etkenlerinin de çoğalmasında bir ortam yaratacağından yüzme olanağınız imkansızlaşır,..
Kısaca yosunlar aşırı üremelerinden dolayı bulunduğu ortamı farklı bir görünüme sokar…yani sizin yaşamak istediğiniz veya yapmak istediğiniz bir ortamı kötü bir şekilde bozarak bir pislik yaratır…Eğer tüm projeniz yosun yetiştirmekse o zaman gölünüz veya havuzunuz ona göre tahsis edilirse doğru bir iş yapmış olursunuz…yok yüzmek istiyorum veya balık yetiştirmek istiyorum diyorsanız…o zaman buraları yosunlardan arındırmak gerekiyor !...
Yok hem balık yetiştirmek , hem yüzmek , hem de bir doğal görünümlü havuzumum da , akvaryumumun da aynı ortamda olmasını istiyorum… Diyorsanız!…O ortamı yaratabilecek bir mantaliteye sahip olmalısınız…olamazsanız tüm bu istemlerinizin tamamını yok edersiniz…O ortamı anlamsız , anlaşılmaz ,yaşanmaz bir duruma getirirsiniz…İstediğiniz kadar ’dünyalar kadar ülkenizi, halkınızı sevdiğinizi söyleyin‘ dünyalar kadar yosun yetiştirin...hiçbir faydası olmaz toplum yaşamına ve ülkenize!...
Son Osmanlı padişahları , feodalizmin birkaç yüzyıl öncesinde Avrupa’da yıkılıp, ulusal devletlerin ve burjuva demokratik devrimlerle kapitalizmin doğuşunu izleyerek , çağa adaptasyonda tıkanma noktasında Osmanlıcılık oyunlarıyla emperyalistlerle işbirliği içinde feodal egemenliklerini koruma uğruna ülkesini emperyalistlere ipotek ettirmiş , hesapları tutmamış emperyalistlerin sömürgesi durumuna düşerek kendi sonunu getirmiştir….
Osmanlı imparatorluğunun küllerinden halkımız, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde emperyalizme karşı verdiği onurlu mücadelesi sonrası kurtardığı topraklarda çağdaş laik-demokratik Cumhuriyet devletini kurmuş ve bu özgürleşmenin rehavetine kapılan yönetim, demokratik Cumhuriyet yönetimini feodal artıklardan arındırma mücadelesinde başarı sağlayamadan : Sanki demokrasi kurumları kurumsallaşmış da, demokrasi anlayışları icabı çok partili demokrasiye geçişle birlikte bu feodal artıkların : Cumhuriyetin değerlerini buharlaştırarak ,tüm ülkenin ekonomik ve siyasi yaşamında egemen olmalarına imkan verilmiştir…
65 yıl geçmiş bu feodal artıklara teslim edilen Cumhuriyet…ve yönetiminde oynadıkları emperyalist sinsi tuzakları…
Ve bu sinsi tuzakların güdümündeki siyaset !…
Halen ABD emperyalizminin BOP eş başkanı olma ile övünç…
ABD emperyalizmi hayranlığı , BOP eş başkanı olabilme yarışı…
Sanat , aydın , gazeteci ,emek, çağdaş değerler düşmanlığı…
Adı milli olan…Cumhuriyet olan tüm kurumları soysuzlaştırma çabaları :
Eğitim kurumlarını , özel Eğitim kurumlarına dönüştürerek işbirlikçi komprador burjuvaya ve tarikatlara hizmet eden rant kurumları haline getirmeleri…
Gençlik üzerinde haksız uygulamalarını kanıksatma , yıldırma sindirme ve duyarsızlaştırarak tarikatlara teslim etme çabaları…
Üniversiteleri çağdışı kurumlara dönüştürme çabaları…
Tüm bu dönüşümleri ileri demokrasi aldatmacaları ve polemikleri ile demokrasi ve cumhuriyet değerlerini araç olarak kullanarak …
Yargı ve hukuku bu çağdışı dönüşümleri koruyan kurumlar halinde dizayn etme çabaları… küresel emperyalizmin yönlendirmeleri ve katkılarıyla sonuç vermiş ve ülke de bu yönde çağdaş ve çağdışı değerler arasındaki bir çelişkiler yumağında bilim ve aklın dışında etik olmayan teslimiyetçi bir siyasete teslim olmuştur…
Laik-Demokratik -Çağdaş Cumhuriyet yönetimi , halkımızın binlerce yıl bir tarih sürecindeki sosyalleşme deneyimlerinde kazanmış olduğu sosyal, kültürel ve toplumsal etik anlayışları temelinde çağın toplum bilim anlayışının ortak paydasında kesişen noktasında kurulmuştur…Bu yönetim anlayışı çağın evrensel değerleri ile beslenerek özgürleşen bireyler yetiştirmek ve özgür bireylerin bileşkesinden yaratılacak bir özgür toplum olmaktı…Onun için bu sistemin önderi Mustafa Kemal ATATÜRK ‘tam özgür olmamız için ekonomik bağımsızlığımızı kazanmak zorundayız ‘ demiştir…ve hedefimizin çağdaş toplumların daha da üzerine çıkmak olduğunu vurgularken, toplumsal devinimlerimizin sürekliliği anlaşılmasına rağmen, bu yönetim anlayışı o günkü kazanımları geliştirme ve feodalizmi tasfiye yerine feodal geri değerleri siyasi malzeme olarak kullanmışlar ve sonunda bu siyaset emperyalizmin güdümüne girerek ülkeyi bağımlı hale getirmiştir…Bu gün ülkemizde yaşanan siyasetin teslimiyetçiliği bu durmun bir olgusudur…
Cumhuriyet yönetiminin zemini kaygandır…Cumhuriyet yönetimi ekseni doğrultusundaki gelişimleri sağlamadıkça ve kazandığı çağdaş değerleri koruyamadıkça her yöne evrilme eğilimindedir…Cumhuriyet yönetiminde toplumsal sosyal yapı, feodalizm ile kapitalist toplum arasında bir ara geçiş dönemi olduğundan bağrında barındırdığı bir çok ara sınıflar ve çözüm bekleyen bir çok feodal ve çağdaş sorunlar nedeniyle, bilimsel ve akılcı bir gelişim projesinin politikası üretilemediğinde havuzu saran yosun örneği gibi politika birçok pislik ve kirlilik içinde bulanıklaşır ,içinden çıkılamaz duruma gelir…
Bu gün ülkemizde yaşanan siyaset çağdaş politika üretememe durumundadır…Bu bulanıklıktan siyaset arınıp çağdaş politika üreten duruma gelmedikçe verilen vaatler ve sunulan projelerin hiçbiri gerçekçi değildir…
Sonuç olarak Cumhuriyet yönetimi demokrasinin kurumlarını oluşturma yönünde halkçı sınıf bilincinde devrimci dönüşümleri sağladıkça ve bu dönüşümleri korudukça çağdaş yolunda gelişimine devam edebilir ve siyaset berraklaşır. kirlenmez…
Halk deyimi ile noktayı koyalım :
‘Akan su yosun(pislik) tutmaz.’’
Veteriner Hekim Nurettin ÖZTÜRK
Ankara,10.05.2011