|
 |
|
p |
|
|
|
|
|
 |
|
MAKALE-YA TUZ KOKARSA! |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
GÖZLEM
YA TUZ KOKARSA !
Veteriner Hekim Nurettin ÖZTÜRK
Türklerin M.Ö.4. yüzyılda ilk defa tarih sahnesine çıkıp ve günümüze kadar 116 Türk devleti kurmuş olduklarını tarih kaynakları yazmaktadır. Son Türkiye Cumhuriyeti hariç diğer tüm Türk devletleri ya bir soy yâda hanedanlar tarafından kurulmuş ve kanlı kardeş kavgalarından bu devletlerin büyük bir bölümü yıkılmıştır.
Bu 116 devletten 1526-1858 yıları arasında yaşamış olan Babür İmparatorluğu İngiliz emperyalizmi tarafından yıkılmıştır. 1299-1922 yılları arasında yaşamış olan Osmanlı İmparatorluğu ise yine emperyalist kuşatması altında yıkılmıştır. Ve Osmanlı İmparatorluğunun küllerinden 20.ci yüzyılın dâhisi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Ulusal Kurtuluş savaşı sonrası Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulmuştur.
Son Türk devletinden önceki devletler feodal soy ve hanedanların devletleri olduğu için bir ulus devleti olamamışlardır. Bu yüzden halk tabanına ve halkın gönüllü birliğine dayalı devletler olmadığı için, yıkılmaya maruz olan bu devletlerin yaşatılması doğrultusunda halkın bir direnci olmamıştır. Soylar ve hanedanların bu devletlerinin idarecileri çocuk yaşta da olsa, deli de olsa halk kaderlerine razı olmuş, kulluk görevlerini yerine getirmişlerdir. Ve bu kulların sorumlulukları kulluktan öteye gitmemiştir. Balık baştan değil hep ayaktan kokmuştur. Bu yüzden yıkılan devletlerin yerine hep soy ve hanedan devleti kurulmuştur.
Türkler avcı ve savaşçı bir kavimdi. Onun için Asya’da Afrika’da ve Avrupa’da olmak üzere üç kıtada at koşturmuş istedikleri yerlerde devletler kurmuşlardır. Feodalizmin hüküm sürdüğü o dönemlerde savaşçı toplumlar dünyanın her yerinde egemen olabiliyorlardı.
Bugün kapitalist-Emperyalist devletlerin hüküm sürdüğü dünyada paylaşılmayan hiçbir toprak parçası kalmamıştır.
Birinci ve ikinci dünya savaşları bir emperyalist paylaşım savaşlarıydı. Aynı zamanda paylaşım savaşları ile birlikte tüm feodal soy ve hanedan devletler tek tek yıkılmış yerlerine ulusal devletler kurulmuştur. Feodal Osmanlı imparatorluğu da bu emperyalist paylaşım savaşlarından nasibini almış ve tarihsel görevini tamamlamış olduğundan Türk halkı da ulusal bir bilinç ile direnç göstermiş Mustafa kemal önderliğinde ulusal bir devlet kurulmuştur. Bu ulus devleti Laik-Demokratik ve çağdaş bir cumhuriyettir. Özelliği feodalizmin aksine kulluk yerine özgür birey ve özgür ulus şuurunun şekillenmiş olmasıdır. Son Türk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin tuzu halktır. Bundan önceki Türk devletlerinin tuzu soy ve hanedanlardı.
Son kaç yıldır bu güzel ülkemiz; emperyalist güçler ve işbirlikçileri tarafından içten ve dıştan kuşatılmış bir durumdadır.
Halk fakru-zaruret içerisinde, ülke dış borç yüzünden İMF kıskacında, emperyalist dayatmalar altında, diğer taraftan eski Türk devletlerinde olduğu gibi işbirlikçiler hanedanlık peşindedir.
İşsizlik ve yoksulluk girdabında olan halkın dertleri hanedanlık mücadelesi verenleri hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Hep yeni gündemler yaratılmakta ve halkı oyalama takdirleri devam etmektedir.
Saç gündemi, türban gündemi, Ergenekon gündemi, deniz feneri gündemi, Doğan grubu-hükümet kavgası biri diğerini, diğeri ötekisini kapata kapata almış başını gidiyor gündemler günler boyu.
Tarım ve hayvancılık sektörü mahvolmuş kırsaldan metropollere göç devam ediyor. Köyler boşalmış, vatandaş şaşırmış ne yapacağını, milletvekilleri rant peşinde, emperyalist güçler fırsat peşinde, son Türk devletinde balık baştan kokmuş bereket versin tuz kokmamış sapasağlam yerinde bu balığın turşusunu halk yapar.
Bu halk Mustafa Kemal Atatürk’ün ulus halkı bekler bekler sonunda işi bitirir, biliyorlar ki başka yerlerde yeni bir devlet kurma imkânsız bu vatan toprağı kolay kazanılmamıştır. Kurtuluş savaşı şehitleri önünde hep saygı ve rahmetle anmakta olan bu ulus halkı tarihi bilinç içinde ve torunlarının mirası olan bağımsız, laik, demokratik ve çağdaş son Türk Cumhuriyeti devletini hanedanlara, soylara, emperyalist işbirlikçilerine kolay kolay teslim etmeyecektir. Bu sefer ki savaş kendisi için, bu sefer ki kulluk kendi kendinedir.
Yazımı Hayyam’dan iki dörtlükle bitiriyorum. Anlayana.
Uğrunda dertlere düştüğüm sevgili
Bir başkasına tutulmuş, o da dertli;
Derdimin dermanı kendi derdinde:
Hekim hasta olunca kime gitmeli?
Ben içerim, ama sarhoşluk etmem;
Kadehten başka şeye el uzatmam,
Şaraba taparmışım, evet taparım:
Ama senin gibi kendime tapmam
Veteriner Hekim Nurettin ÖZTÜRK
vetheknurettinozturk@hotmail.com
Kağızman,13.09.2008
NOT:Bu yazının yayımlandığı gazete ve siteler;
1-KARS ÖLÇEK GAZETESİ:
13.09.2008/3976
17.06.2010/4510
2-KAĞIZMANIN SESİ GAZETESİ:
06.10.2008/620
3-IĞDIR HUDUT GAZETESİ:
25.09.2008/1678
4-ARDAHAN GÜNDEM GAZETESİ
SİTE:25.10.2010
5-SİYASAL BİRİKİM GAZETESİ:
SİTE:16.06.2010
http://www.siyasalbirikim.com.tr/haber.php?haber_id=6234
6-FACEBOOK :06.04.2010
https://www.facebook.com/?ref=home#!/note.php?note_id=381433277975
7-SİTEM:
http://vetheknurettinozturk.tr.gg/ANA-SAYFA.htm
|
|
|
|
|
|
|
 |
|
TARİH: 8 EYLÜL PAZARTESİ |
|
|
|
|
|
 |
|
PAYLAŞ |
|
|
|
Bugün 18 ziyaretçi (38 klik) kişi burdaydı! |