GÖZLEM

EMPERYALİST-OLİGARŞİ İŞBİRLİKÇİLERİ
Veteriner Hekim Nurettin ÖZTÜRK
Emperyalist oligarşi işbirlikçileri tabansız sözde cumhuriyetçiler ile takiyeci ümmet özlemcileri ulusal bağımsızlığımızı ve laik demokratik cumhuriyeti sömürerek tehdit ediyor…
Ülkelerin birinde bir zamanları İMF’ninde olmadığı bir zamanda bir padişah varmış, ülkesi de çok büyük bir coğrafyada çok kalabalıkmış, padişah hazretlerinin hazinesi sıfırlamış, ganimet için savaş yapacak öyle bir ülkede yokmuş. Padişah ekonomik bunalımdan ne yapacağını şaşırmış, bir çıkar yol bulamıyormuş, vezirine “git para bul” demiş. Vezir “padişahım sen bulamadıktan sonra ben nasıl para bulabilirim” demişse de, padişah “anlamam git bul” demiş. Vezir düşünmüş, şehrin ortasında bulunan köprüden sabahleyin işe geçip gidenlerin yolu üzerine bir büyük küp koymuş “padişah darda” demiş. Gelip geçenler o küpe o dönemde para, altın sikke imiş, sikkeleri atmışlar. Akşama küp dolmuş, padişah bu işi çok sevmiş. Ertesi ertesi günler yine padişah vezirine “git bu işe devam et” demiş. Vezir köprünün gidiş-dönüş istikametindeki her köşesine birer olmak üzere dört küp ve her küpün yanına da elinde sopası dev gibi birer asker koymuş. Sabah işe gidenlere, akşam işten dönenlere sıra dayağı. Halk hem küpleri dolduruyor hemde güzelce dayağı yiyor, itiraz eden olmuyor. Bu işe vezirde şaşırıyor. Padişah halk arasına ajanlar gönderiyor. Padişah hakkında hiçbir dedikodu yok. Padişah bu sessizlikten korkmaktadır.
Bir gün tüm halk padişah sarayının önüne geliyor. Padişah panikte, veziri gönderiyor. Halk “padişahı istiyoruz” diyor. En son padişah korku ve telaş içinde sarayın balkonuna çıkıyor “ne istiyorsunuz” diyor halkına. Halk “padişahım çok yaşa, biz sizden razıyız, tek isteğimiz sabah işimize geç kalıyoruz, mümkünse dayakçı askerlerin sayısını artırın"”diyorlar. Padişah "tamam, istediğinizi yapacağız” sözünü veriyor. Halk “padişahım çok yaşa” deyip mutlu bir şekilde dağılıyor.
Yukarıda anlattığım padişah yönetiminin tabanı ümmetçi feodal bir halk. Padişah yönetimi tanrı yönetimi ile özdeşleştirilmiş, halka öyle inandırılmıştır. Hani bizim Tv. Kanalının birinde Humeyni’nin şeriat yönetimini, Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet yönetimine yeğleyen beyni yıkanmış ümmetçi gencimiz gibi bir halk, tabi ki, padişah ne yaparsa yapsın padişah yönetiminin tanrının bir lütfü gibi inandırıldığından karşı çıkamaz.
Çağ değişmiş, Avrupa’da dinde reform hareketleri ile birlikte ortaçağ karanlığı tarihten silinmiş, kilisenin egemenliğine son verilmiş, ardı ardına laik, demokratik ülkeler tarihteki yerlerini almış, bilim ve teknolojide büyük gelişmeler olmuş, ekonomi, sanat ve kültürel alanlarda Rönesans hareketleri ile Avrupa’da büyük sanayi devrimleri olmuş, büyük sermaye egemenlikleri kurulmuş, bizim padişah halen sarayında zevk-i sefada, halkı yoksulluk içinde vezir-i azam’ın artık küpleri dolmuyor, yer yer ayaklanmalar, isyanlar başlamış, padişah Avrupalı sömürgeci kapitalistlere avuç açıyor, borç, borç derken emperyalistler dayanıyor boğaza, padişah teslim olmuş, ülkesi emperyalist sömürücüler tarafından paylaşılıyor.
Ümmetçi padişah tabanını kaybediyor. Bin yılın uykusundan halk uyanıyor, bu yönetim tanrının bir yönetimi olamaz diyor. Anadolu halkı emperyalist güçlere ve işbirlikçi padişah yönetimine direnirken, yüz yılın umudu Mustafa Kemal Anadolu topraklarında gösteriyor kendini, bu direnç ulus bilincine dönüşüyor. Tüm emperyalist güçler ülkeden temizleniyor. Çağdaş, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti kuruluyor.
Bağımsız, laik cumhuriyet, ümmetçi padişah yönetimini tarihe gömerken, özgürleşen bu ulus tekrar nasıl ümmetçi olabiliyor, binlerce şehit vererek kurulan bağımsız cumhuriyet nasıl emperyalist sömürgecilerin tuzağına düşüyor.
Cumhuriyet devrimi ile birlikte cumhuriyet karşıtları büyük bir trauma ile tabanlarını çoğunlukla kayıp etmişlerdi. 1946’da çok partili parlamenter demokrasiye geçiş yapıldıktan sonra emperyalist-oligarşi işbirlikçileri, tabansız sözde cumhuriyetçiler ile o büyük traumanın ezikliği içinde yüz kat bir kin ve hırsla cumhuriyetin nimetlerinden faydalanarak partilerini ve politikalarını oluşturdular. Bu anti cumhuriyetçilerin tabanları olmadığı için laik cumhuriyetin ve ulusun değer yargılarını, toplumun inancını, inançta tarikatları, yoksulluğu, feodal yapıyı politik malzeme yaparak politik güç haline geldiler ve çoğu zamanda iktidar oldular.
Bu iktidarlar cumhuriyeti ve ulusun hassasiyetlerini hep bir politik araç olarak kullanarak, laik, çağdaş ve demokratik cumhuriyetin, ekonomik ve siyasi bağımsızlık karakterlerinde büyük traumalar yaratarak ülke emperyalist-oligarşik yapının kuşatması haline getirilmiştir.
1946’da kurulan bir parti, politikasında Türkiye’yi “küçük Amerikan yapacaklarını, her köşe başında bir milyoner yaratacaklarını” söyleyerek iktidar olmuş, ancak ülkenin milli ekonomik gelişmesini planlayarak milli sermayesi ile değilde, Emperyalist ABD’ye aşırı borçlanarak bir avuç işbirlikçi azınlığın gelişmesinden öteye ülke gitmemiş, zaman içinde yükselen enflasyonla milyonları, milyarları, trilyonları vs. yakalama yerine ülke borç batağına sürüklenmiş, ülke ekonomisi borçları ödeyecek duruma gelememiş ve Neoliberal özelleştirme politikaları ile de tüm ulusun alınteri fabrikalar, tesisler ve ülke toprakları satılarak ülke bağımsızlığı tehdit altına getirilmiştir.
Bugün ülkede milli bir ekonomik bağımsızlık politikası hiçbir siyasi yapılanmada geleceğe güven vermemektedir. Ekonomik ve siyasi alanda Neo-liberalizm tüm sağ ve sol partilerde hâkim durumdadır. Siyaset kirlenmiş, ekonomik yapı tamamen emperyalizme bağımlı hale getirilmiştir. IMF’ye borçlanmadan hiçbir ekonomik faaliyet yürütülmemektedir.
Tüm ülke siyasetinde gerici, çağdışı politik anlayış hâkim duruma gelmiştir. Toplumsal değerler siyasi malzeme olarak kullanılmakta çağdaş, laik, sosyal adalet, milli ve ulusal değerler körletilmektedir. Toplumsal değerleri politik malzeme haline getiren partiler çok kısa zamanda büyük oy oranları ile iktidar olabiliyor, kısa zamanda da büyük oy kayıpları ile de yok oluyorlar. Bu istikrarsız politikalar ulusun gelişmesine ve bağımsızlığına hizmet etmeyen Neoliberal işbirlikçi politikalar olduğundan giderlerken de toplumsal yaşamda büyük traumalar yaratmaktadırlar.
Bir zamanlar Türk-İslam sentezi bir politika güden siyaset şimdi küresel emperyalizmin tuzağına düşürülmüş “ılımlı islam” yönetim biçimlendirilmesi öngörüleri ile ulusal kimliksizlik yaratma temelinde “medeniyetler ittifakını” dilinden düşürmeyenler, ulusu uyutma politikaları ile liberal hümanist görüntüsü ile Vatikan’a bağlanarak Katolik potasında eritilerek inanç sömürüsü yaratılmaya ve İstanbul Rum Patriğine ekümenlik verilerek ülkenin bir bölümünü ayrı federatif yönetim haline getirip daha sonrada bağımsızlık talebi yaratarak işgal etme ve emperyalizmin böl, parçala ve yönet politikası güdülmektedir.
Bir parti kalkıyor ABD’nin Asya ve Ortadoğu projelerinin eş bakanı olduğunu övüne, övüne büyük bir gururla söylerken bu siyasi anlayışa tamamen karşı çıkan başka partiler bir zaman sonra ABD’nin Asya ve Ortadoğu eş başkanı olmak için diğer partinin yerini doldurmaya çalışıyor. Bu partilerin milli bir dış politikadan ne kadar uzak ve tutarsız olduklarının göstergesidir.
Cumhuriyetimizin temel ilkelerinden biri, milli ulusal ekonomik politikanın ulusun misak-ı milli sınırları içerisinde her alanda uygulanması gerekir. Toprağın her karışı kutsal vatan toprakları olduğu için nüfusun bulunduğu her alanda üretim faaliyetlerinin sağlıklı ve çağdaş bir ekonomik yapılanma ile geliştirilmesi gerekirdi. Nüfusun %70’i tarım ve hayvancılıkla iştigal etmekte iken ve bu nüfus kırsalda hâkim durumda iken, bugün gelinen noktaya baktığımız zaman kırsal kesim ve tüm köyler nerede ise tamamen boşalmıştır. Bu ekonomik ve sosyal negatif gelişim milli ekonomik politikanın tamamen saptırılarak Neoliberal kapitalist bir ekonomik modelin ve onun politikalarının sonucudur.
Ülke siyaseti ruhunu bağımsızlık, çağdaş, laik ve demokratik cumhuriyet ülküsüyle besleyemediğinden, işbirlikçi emperyalist oligarşinin çıkarları temelinde büyük otellerin lobilerinde sermaye patronlarının şaşalı alkışları ve medya patronlarının ışıklı kameraları altında, ilahlaştıran organlarının sanal reklamları ile bir gecede kurulan parti ertesi gün ülkeyi yönetmede iddialı duruma gelmekte, çağdışı feodal bir anlayışla çorap, mendil bir torba kömür, bir file gıda dağıtarak ezici çoğunlukla hükümet olabilmektedirler.
Demokrasiyi güçlendiren, çağdaş-uygar medeniyetleri seviyesine ülkeyi götüren, bağımsız ekonomik politikayı geliştirecek bir projesi olmayan bu gibi siyasi partiler günlük, fırsatçı politikaları kısa zamanda tükenmekte ve ülkede büyük bir kaos yaratarak yok olmaktadırlar.
Bu yazıyı yazarken İstanbul Güngören’de iki bombalı patlamada 15 vatandaşın öldüğünü, yüzün üzerinde yaralı olduğunu Tv. Haberlerinden büyük bir üzüntü ile öğreniyorum. Sık sık ülkemizde yaşanan, savunmasız insanları öldüren toplumsal huzursuzluk yaratan, böyle terör hareketlerinin sosyal boyutunun bilimsel olarak araştırılıp ortaya konulmasının, ülkede geleceğe güven içinde yaşanabilir bir ortam yaratılmasının sorumluluğu, mili iradeye hizmet için seçilmiş tüm partilerin ve parlamentonundur.
Dünya yeniden şekillenmekte, küresel emperyalistler gelişmekte olan ülkeler üzerinde sinsice sömürgeleştirme, milli iradelerini yok etme politikaları geliştirmektedirler.
Ulusal bağımsızlığımızı ve laik-demokratik cumhuriyetimizi emperyalist tehdit ve kuşatmalardan koruyacak güç ve dinamiklerimiz ulusal kaynaklarımızda mevcuttur.
Veteriner Hekim Nurettin ÖZTÜRK
vetheknurettinozturk@hotmail.com
Kağızman,08.11.2008
NOT:Bu yazının yayımlandığı gazete ve siteler;
1-FACEBOOK:22,04.2010
https://www.facebook.com/note.php?note_id=386260697975
2-KARS ÖLÇEK GAZETESİ İNT:08.11.2008
http://www.haberolcek.com/makale/99/emperyalist-oligarsi-isbirlikcileri.aspx
ölçek Gazetesi:11.08.2008/3948 Sayısında.
3-KAĞIZMANIN SESİ GAZETESİ:11.08.2008/612 Sayısında.
4-IĞDIR HUDUT GAZETESİ:14.08.2008/1642 Sayısında.
5-SİTEMDE:
6-SİYASAL BİRİKİM İSTANBULUN SESİ:12.04.2012
http://www.siyasalbirikim-ist.com/haberdetay.asp?bolum=3371&uyeid=26
7-KARS MANŞET:12.04.2012
http://www.karsmanset.com/yazi/emperyalist-oligarsi-isbirlikcileri-239.htm
8-KAĞIZMAN FM:13.04.2912
http://www.kagizmanfm.com/yazaruyeyazi/97



