
GÜLLÜBAĞ’IN IŞIĞI SÖNDÜ
Veteriner Hekim Nurettin ÖZTÜRK
Güllübağ, Iğdır ilinin Tuzluca İlçesi Gaziler Nahiyesinde, dedeme babasından ondan çocuklarına bölüne bölüne babamızdan da bir miktar biz altı kardeşe miras kalmış, bir zamanları koskocaman olan bahçe de çeşit çeşit meyve ağaçları , her meyvenin yazlık, güzlük ve kışlık her çeşidinden, rengarenk çeşitli güllerle, çiçeklerle bir gelin gibi bezeli bir bahçe idi…
Güllübağ bölünse de aralarında sadece ufak küçük sulama kanalları ile sınır belirlenerek kardeşlere pay edilmiş olmasına rağmen eski halinde bir bütün gibi… Meyvelerin güllerin, çiçeklerin kokuları tüm köyü sarardı… Kıyamazdınız çiçekleri gülleri koparmaya , meyveleri yemeğe hep öyle kalsın isterdiniz…
O harika bahçe halen var eski tadında değil, yine de güzel , doğup büyüdüğümüz yer ama hem kimse kalmadı, hem de mirascıları besleyecek kadar değil…
Köyümüzde harika, yemyeşil, doğa güzellikleri mest ediyor insanı, ortasından yaylalardan akıp gelen Gaziler çayı, bu çayın beslediği köyün kuzeyinden Erzurum-Iğdır karayolu boyunca akıp giden Aras nehri köye hayat verirken , yazın Iğdır ovasının boğucu sıcaklığında yöre halkının mesire yeri iken ;
Aras Nehri ve Gaziler çayı üzerinde kurulan HES’ lerle, hem doğallık yok ediliyor,hem de yörenin geçim kaynağı toprak …
Gaziler çayını besleyen yaylaların kaynak sularının yüzyıllar doğal akıntısı bozularak ve borulara hapsedilerek yüksek basınçla kükürt kayasını oyması , sulama suyunun kükürtlü zehiri tarla ve bahçeleri kurutmakta, köylüyü çıldırtmaktadır…
Güllübağ gibi köy de, bir taraftan artan nüfusa oranla gittikçe küçülüyor, bir taraftan da HES’in olumsuzluklarıyla yaşamı zorlaştırıyor…
Köyde de Güllübağ’da da ekmek küçüldükçe, yaşam için nüfusa oranla köy iktisadı hayatı çağdaş gelişmelerin çok gerisinde kalınca göçler hız kazandı…
Bir kısmı da okumayı bir meslek edinmeyi seçti… Okuma sayısı arttı, meslek sahibi çoğaldı ama iş ne gezer…
Köyde en çok iş kollarından kahvehane ve internet kahve var, çiftçilik yapacak toprak ve eski hayvancılık kalmadı ki, diplomalılar çobanlık, çiftçilik yapsınlar… Bir kulakları haber bültenlerinde devlet babaları kadrolar açsın da iş güç sahibi olsunlar…Yaşları da başını almış gidiyor, kendilerine yuva yapsınlar devletin istediği üç asker yetiştirsinler diye bekliyorlar…
Biz kardeşler de ekmek kavgası için köyü terk ettik…
Güllübağ’ın en son sakini rahmetli annemizdi…Hep köyde yalnız başına yaşadı..Hastalandı ölüm döşeğinde yine de köyü terk etmedi, gider gurbette ölürüm diye…Bu bahçede babalarınızın anıları var, onlarla ölünceye kadar yaşayacağım dedi ..Ve öyle yaptı…Güllübağ’ın gülü ,çiçeği,ışığı güzel annemiz, kocasından kırk bir yıl sonra , biz çocuklarını hem de çok sevdiği Güllübağ anılarını öksüz bırakıp yıldızlara kayıp gitti…Işıklar içinde uyusun…
Yunus Emre’nin dediği gibi:
Mal sahibi mülk sahibi/Hani bunun ilk sahibi/Mal da yalan mülk de yalan/Var biraz da sen oyalan..
Sermayenin egemen olduğu bir kapitalist sistemde, adil bölüşümün, çağdaş miras hukukunun , sosyal güvenin olmadığı ve yoksul yaşamın dayanılmazlıkları içinde dünyaya geldiğine bin bir pişman edilmişken , bir çıkış yolu da bulamayacağı umutsuzluğunu yaşar hale düşürülmüşken, hiç kimsenin sahip olduğu hayatı,emeği ve zamanı kalmadı ki oyalansın…
Köyümüz, Güllübağ ve yurdumuz gökten zembille indirilip dedelerimize verilmedi ki, nice emeklerle ,nice feodal zulümlere ve emperyalistlerin savaşlarına karşı ölüm kalım savaşı verilerek kazanılmış torunların mirası olarak bu günlere getirilmiştir…
Güzel yurdumun her köşesi toplumsal emeğin ortak paydasında özgür ulusal varlığımızın oluş nedenidir.
Yurdumuzun her karış toprağı ulusal emeğin bir değeridir… Halkın emek değerleri üzerinde hiçbir iktidarın kumar oynamaya hakkı yoktur…Hele bu değerler üzerinde emperyalist tekelci güçlerin yayılmacı emellerine hizmet eden savaş makinelerinin koşullandırılmasına izin ve taviz verilmesi kabul edilemez…
Emperyalizme verilen her taviz ülkenin bağımsızlığına ve özgürlüğüne bir darbedir, toplumsal emeğin değeri topraklar için emperyalist sömürgenlere karşı kan dökmüş olan atalarımızın kemiklerini sızlatır…
Torunlarımızın miraslarında yapılan yağma ve talanların af edilmesi mümkün olmayan en büyük ihanettir…
Ankara,30.04.2013
Veteriner Hekim Nurettin ÖZTÜRK